Oscar ile “hayat dersleri”

Evvelki akşam gerçekleşen 89. Akademi Ödülleri’ne, aslında “Moonlight”ın almış olduğu ‘en iyi film ödülü’nün önce yanlışlıkla “La La Land”e verilmesi damga vurdu.

Haberin Devamı

Faye Dunaway ve Warren Beatty’nin ödülü takdim ettiği anlarda Beatty’nin zarfa bakarak duraksadığını gören Faye Dunaway , ödülü aldığını sandığı filmin adını söyledi, yani “La La Land”...
Törenin en son ve en büyük ödülünün açıklanmasının ardından büyük bir alkış koptu, oysa Beatty’nin duraksamasının sebebi komiklik yapmak veya “hazzı ertelemek” değil, zarfta Emma Stone’un adının yazıyor olmasıydı...
Bu durumu, sahnede yaşanan karmaşanın sonunda “Bir dakika, durumu açıklamak istiyorum” diyerek anlatan Warren Beatty’nin kendisinden öğrendik...
“La La Land” ekibi, henüz yapılan yanlışın fark edilmediği ilk dakikalarda, ödülün kendilerinin olduğunu öğrendikten sonra toplu halde sahneye çıktılar.
Kabul konuşmaları sonlanırken yapımcı Jordan Horowitz, bir yanlışlık olduğunu, ‘en iyi film ödülü’nü aslında “Moonlight”ın aldığını bunun da bir şaka olmadığını açıkladı...
“La La Land” ekibi sahneden indi, büyük şaşkınlık yaşayan “Moonlight” ekibi sahneye çıktı ve kendi ödül kabul konuşmalarını yaptılar...
Toplam 10 dakika süren bu karmaşa, sevinç, mucize, heyecan ve hayal kırıklığı Oscar gecesinin en büyük skandallarından biri olarak tarihe geçti...
O dakikaları yürekleri ağızlarında izleyenler, bu büyük hata esnasında sahnede yaşanan centilmenlik ve karşılıklı takdir anlarını fark etmiştir.
Söz konusu yanlışlığı ödül töreninde görevli olan isimlerden biri değil, “La La Land”in yapımcısı Jordan Horowitz ilan etti ve “Moonlight” ekibini kutladı.
Bu 10 dakika, sahnede yapılmış en tuhaf, belki de en büyük hata; Jordan Horowitz ise Oscar tarihinin en centilmen isimlerinden biri olarak kayıtlara geçti...

Haberin Devamı

Sansasyonu bırak, kıssadan hisseye bak!

Bu büyük hata her ne kadar sansasyonel olsa da, genel olarak ödül alan isimlere baktığımızda, kazananların kendi egolarını değil, bir yolculuğu, hayatı kutladıklarını görüyoruz.
“Ben bu ödülü hak etmiştim zaten” yok, kibir yok. Kevin O’Connell, 21 kere aday gösterilmiş ve sonunda bu sene ‘en iyi ses miksajı’ alanında ödülü kucaklayabilmiş, ancak “Bunun benim için anlamını bilemezsiniz” diyebiliyor.
‘En iyi kadın oyuncu’ ödülünü alan Emma Stone, “Daha öğrenecek çok şeyim var. Daha da gelişmem gerektiğini ve çok iş yapmam gerektiğini biliyorum ve elimde tuttuğum bu adam, bu yolculuğa devam etmem gerektiğinin en büyük sembolü” şeklinde özetlenebilecek bir teşekkür konuşması yapıyor...
En iyi yardımcı kadın oyuncu Viola Davis, “Fences”a atıfta bulunarak “Büyük potansiyele sahip insanların toplandığı en büyük yer mezarlardır” diye başlıyor konuşmasına. “Bana insanlar nasıl hikayeler anlatmak istediğimi sorarlar her zaman” diyor. “O bedenleri mezardan çıkarmak” diye yanıt verdiğini söylüyor bu soruya. “Başaramadığını düşünmüş, fikirlerini hayata geçirme fırsatı olmamış, âşık olmuş, kaybetmiş insanların hikayelerini çıkarıp anlatmak için bu işi yaptığını” anlatıyor teşekkür konuşmasında.
“Fences”ı ilk olarak 80’lerde yazmış oyun yazarı August Wilson’a, sıradan insanların hayat hikayelerini ortaya çıkarıp onların hikayelerini yücelttiği için teşekkür ediyor.
Biz de mendillerimizi göz pınarlarımıza doğru götürüyoruz böyle anlarda. “Benim başarım, benim hak edişim, ben, ben, ben” değil, aday gösterilmesinin bile kariyeri için en büyük onur olduğunu düşünen...
Geçmişte hikayelerini aktarma fırsatı bulamamış insanların hikayelerini bugün anlatılabilmesine aracı olan...
Ellerinde tuttukları ödülün “1 numara” olduklarının işareti değil, daha iyi bir oyuncu, mesleğinde daha nitelikli bir insan olabilmek için vesile olduğunu bilen insanları izliyoruz böyle büyük ödül gecelerinde...
Bir bakıma kendi işleri vasıtasıyla hayatı kutladıkları için ağlatıyorlar hepimizi...
O yüzden sansasyonları geçin, teşekkür konuşmalarını izleyin.
Bakın ne çok şey anlatıyorlar hayata, hayatımıza...
Ne büyük dersler veriyorlar aslında hayatı dolu dolu yaşamayı kaçıranlara...

Yazarın Tüm Yazıları