“Örtü” filtresi

İki konu var, ölümüne korku yaratıyor: Birincisi eğlence. Diğeri bilim.

Haberin Devamı

Eğlence ahlaksızlıkla, bilim dinsizlikle eş.
Tam da bu yüzden omuzlara çıkmış başörtülü öğrenci utanç kaynağı oluyor.
Tam da bu yüzden Milli Eğitim, bilim ekseninden uzaklaştırılıp dini eğitime doğru kaydırılıyor.

****

Selçuk Özdağ için Düzce Üniversitesi bahar şenliğinde eğlenen öğrencilerimiz “ha açıldı, ha açılacak” kıvamda.
Bakın nasıl bir dönemdeyiz: Bir milletvekili, rahat rahat, pervasızca, Twitter’da, başörtülü bir kızımızla ilgili “başı açıldı açılacak” yorumu yapabiliyor. “Haklı bir söylem” olduğu güveniyle.
Biz vatandaşlar, istediğimiz kadar insanları “insan” olma haliyle görelim...
Orada milletvekili diye, halkı temsilen oturan adam, kadınları “başörtü” filtresiyle gördükten sonra...
İstediğin kadar eşitlikten, adaletten bahset, boşa.

****

Bu beyanla “başörtüsü” ile kimin derdi var, o ortaya çıkıyor esasında.
Daha doğrusu “başörtüsü” diye bir sorun yok. “Başörtüsüzlüğü” sorunu var.
Devlet katına baktığımızda, geçmişte nasıl rezil bir “başörtüsü alerjisi” varsa şimdi de “başörtüsüzlüğü alerjisi” filizleniyor.
Ha, her başını örtmüş kadını “hakim güç” mensubu, “az düşünen ve kafası az çalışan” olarak gören önyargılıları bir kenara koyuyorum. Zira onların da hayata “örtülü-örtüsüz” filtresiyle bakanlardan bir farkı, savunulacak bir tarafları yok. Onlar, eskiden devlet katında başörtüsünü yasaklayacak, kadınların örtülerini açmalarını isteme hakkını kendilerinde görecek pozisyondalardı, şimdi ise başörtüsüzlüğü “yanlış yola sapmışlık” gören anlayış aynı pozisyonda.
Yani değişen pek bir şey yok.

****

“Nice örtülü var başını açacak...” Bu lafı sokakta duysanız, en güzel cevap, adam sanki bunu dememiş, başörtülü öğrencilerin eğlenmesinden utanmasını okumamış gibi davranmak olurdu. Fakat bunu söyleyen bir milletvekili.
Milletin vekili. Halk adına konuşmak, karar vermek için o pozisyona seçilmiş vekil. Vaziyet böyleyken, “Bırakalım kadınları başörtülü ve başörtüsüz olarak ikiye ayırmaya devam etsin” diyemiyoruz.
Devletin insanı, kadını “insan olma hali” ile değil inanmayı seçtiği değerlerle ve bu değerleri simgeleyen tercihleriyle değerlendirdiğini görüyoruz.
Eşitsizliğin, ayrımcılığın devlet katında vücut bulması, gericiliğin bir milletvekili ile vatandaşa yansıması, içinde bulunduğumuz dönemin niteliğini gayet açık ve net ifade ediyor.
İnsana insan gibi bakmayı beceremeyen, ayrım yapan, kendi ahlaki kurallarını dayatmaya hevesli olan siyasete soyununca, işte böyle oluyor.

****

Umarım bahar şenliğinde eğlenen bu kızlarımız evlerinde, mahallelerinde zor zamanlar geçirmiyorlardır. Onlar direnmeye güç bulacak ki kadını bastırmaya, onu kendi belirledikleri kuralların içine hapsetmeye cüret edenlerin karşısında hep birlikte durabilelim.
Özdağ, “İnsan başının olduğu yerde değil aklının olduğu yerdedir, aklını o nurdan örtüyle örtenlere ihtiyacımız var. Nice örtünmüş var, açılmaya aday, nice açık var kapanmaya namzet” demiş, “İnsan başının olduğu yerde değil aklının olduğu yerdedir” diye tekrarlamış Twitter’da.
Doğru söze diyecek lafım yok. Fikri bir, zikri bir. İnsanın aklı başının olduğu yerde değil, “Kadın otursun, kadın örtünsün, kadın sussun”da olunca...
Ahlakı iki bacak arasında arayınca...
Bunların hepsi normal.

Yazarın Tüm Yazıları