O köpek öldü, şimdi ne olacak?

Sokak hayvanlarının bol olduğu bir semtte yaşıyorum.

Haberin Devamı

Burada hayvanseverlerin çok olduğunu, hayvanların sokakta da olsa iyi bakılacağını bilen çok insan bulduğu kedi köpeği buraya bırakır.
Huysuz teyzeler “Çuvalla yavru getiriyorlar, bakamıyoruz” derler, doğrudur.
Kediler bütün gün tembellik yapar. Otomobillerin üstünde, apartman girişlerinde, kaldırımlarda, ağaç diplerinde yuvarlana bayıla uyurlar. Tekmelendikleri, işkence gördükleri semtlerde bulunan “insandan irkilen kedi”lerden değildir buradakiler.
Bilirler ki kimse onların canlarına kast etmeyecek. Çocuklar en fazla onların başlarını sevecek...
Sadece kedi köpek mi, kuşlar da mutludur bu semtte. Kendine fenalık edenin kafasını didikleyen, cüzdan çalan kinci kargalar bile insanları sever burada.
İnsana pek yaklaşmaz ama hangi pervazdan, hangi balkondan yemek bulacağını bilir. Güvercinler sabah mutfak camlarını tıklatır. İnsandan kaçmaz, yemeğini, suyunu ister her gün; hakkıdır.
“Kuşlar penceremizi, bahçeyi pisliyor, beslemeyin” diyen yoktur.
Yemek atılmaz evlerden. Bir kısmı hayvanlar için ayrılır. Kuru ekmekler ıslatılıp kuşlara dağıtılır.
Evde ne yeniyorsa uygun olanları sokağa koyulmak üzere kaplara toplanır. Her apartmanın kapısında içleri temiz suyla dolu koca çanaklar vardır.
Hayvanseverler köpeklerini gezdirdiklerinde kakalarını poşetle toplar, çöpe atar, çünkü sokakların köpek tuvaleti olmadığını bilir.
Neredeyse her dükkanın bir köpeği vardır. Mesela, her gün taksi durağında “takılan” köpek, artık kendini taksici sanmaktadır. Taksiciler çay içerken “Onlar taksici, ben taksici, e ben niye çay içmiyorum??” diyen gözlerle çıngıl çıngıl çay karıştıran sahiplerine bakar...
Çerçevecinin köpeği ise sokakta hız yapan araçlara “Buradan bir daha geçme, seni kaba etlerinden ısırırım, hastanelik olursun” der gibi havlar...
Her gün elinde torbayla sokağa adım attığında elli kedinin üzerine çullandığı teyzeler vardır. Kedilerin o hallerini gördüğünde kocaman bir gülümseme yayılır yüzünüze...
İşte, bir yanda böyle vicdanlılar da yaşar bu memlekette. Hayvanların cennet dediği yerler de vardır, artık pek az kaldığını bilsek de...
Öte yandan yüzümüze tokat gibi çarpan gerçekler; köpeğini balkona bağlayıp tatile çıkan şuursuzlar da gelir önümüze...
Balkondan atlayan ve boynundan asılı kalıp can çekişe çekişe ölen zavallı köpeğin görüntülerine bakıp içi kavrulmayan oldu mu?
Dün Ayşe Arman köpeğin aç ve susuzluktan balkondan atlamasına neden olan o canilerin isminin açıklanmasını önerdi, doğru söyledi.
Zira vicdana sahip olmayan bir adama vicdanı öğretemeyiz. Ancak göreceği tepkiden korkar, bu iş de hayvanlara yarar.
Tabii isim bilmek yetmez. O köpeği bu hale getirenleri mahkemeye taşımalı. Hem toplumdan, hem devlet elinden cezasını bulmalı.
O şuursuzların başına gelecekler, bundan sonra evine biblo, çocuğuna peluş ayıcık yerine yerine köpek alanlara ders olmalı...

Haberin Devamı

Üşenmeyin, polisi arayın!

Haberin Devamı

Bir köpeğin balkona kapatılınca ne yaptığını hepimiz biliyoruz. Ağlar, bağırır, sahibini ister...
Yemek, su ister... Saatlerce havlayan bir köpek duyduğunuzda bilin ki bir can, bir yerde acı çekiyor.
Bakın size ne diyeceğim: Eğer durmadan havlayan, ağlayan bir köpek duyarsanız polisi arayın. “Hiç olur mu öyle şey canım” demeyin, arayın. Geçen sene oturduğum semtte köpeğini günlerce balkonda ağlatan vicdansız bir adamı şikayet ettim.
Polis kapısına dayandı, adam utanmadan “biz besliyoruz onu, bir şey yok” diye yalan söyledi.
Polis ısrar etti, kontrolünü yaptı. Adam durumun ciddiyetini anlayınca köpeği balkona bağlamaktan vazgeçti.
Ardından, polis beni geri arayarak durumla ilgili bilgi verdi.
Adam belki vicdansız ama en azından “aman başıma bir şey gelmesin” korkusu, onu harekete geçirdi.
Polis ziyareti, hayvana yaradı.
Siz de böyle durumlarla karşılaştığınızda, ne olur polisi arayın, yardım isteyin.
Geri çevrilmezsiniz, alay edilmezsiniz, en kötü ihtimalle bir hayvana yapılan işkenceyi engellersiniz.

Yazarın Tüm Yazıları