Neee, Noel Baba Antalyalı mı?

Şükür ki Noel Baba’yi ülkemizdeki Hıristiyan nüfusun Antalya’yı ziyaret etmesini teşvik için kullanmıyoruz...

Haberin Devamı

Cumartesi günü New York Times’da yayınlanan Türkiye tanıtım posterinin bir benzerini bizim gazetelere bassak, herhalde “Hıristiyanlaştırmaya çalışıyorlar”, “Milli değerlerimize hakaret”, “Batı’nın oyunları bunlar” gibi saçmalıklar duyacağız.
Ya da Türkiye’nin tarihini Osmanlı’dan başlatan anlayışa kurban gidecek, “Bu bizim kültürümüze ait değil” diyenlerle uğraşacağız.
Cumartesi gecesi, posterin yaratıcısı Emrah Yücel’den e-posta alır almaz, posterin bulunduğu gazete sayfasının görüntüsünü Twitter’da paylaştım.
Aldığım kimi yorumlar hakikaten manidardı. “Bunun Türkiye ile ne ilgisi var?” diyenler mi dersiniz, “Türkiye ile Noel’i nasıl bağdaştırmışlar?” gibi omuzlarımı düşüren, var olan tüm hayat enerjimi alıp götüren sorular mı dersiniz...
Kalan son gücümle “Noel Baba, aslında, 4. Yüzyıl’da, Antalya-Demre’de yaşamış St. Nicholas adında bir piskopos olarak bilinir, posterde de seneye Noel Baba’yı ziyarete gelin yazıyor” açıklamasını yapmak durumunda kaldım.
Bırakın dünya tarihini, kendi topraklarımızın tarihinden haberimiz yok.
Hiçbir şey bilmeyip, üstüne “değerlerimiz de değerlerimiz” diye efelenmek de işin en anlaşılmaz tarafı...
Ne diyeyim, uyumaya devam.

Haberin Devamı

Niye özür diledi?

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in mecbur kaldığı için özür dilediğini hepimiz biliyoruz. Rojin’i Başbakan aramasaydı, sadece medya aracılığıyla toplumdan bir öfke bulutu yükselseydi, Şahin özür diler miydi?
Sanıyorum bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz.
Ne yazık ki Şahin’in diline pek alışığız: Bir kadın ile herhangi sorunu olanın aklına, ilk olarak onu oynaklıkla itham etmek gelir.
Sırf Şahin değil, kadını da erkeği de; toplumun her katmanından, herkes, her yerde yapar bunu.
Üzücü olan, devletin bir makamında oturan bir yöneticinin bunu oluorta, rahatlıkla, “Bu benim tarzım” diyerek yapabilmesi.
Üzücü olan, bu dilin, içimize, dışımıza, devletin içinde bir yerlere, sokaklara, evlere, medyaya, her yere ama her yere iyice yerleştiğini bize göstermesi.
Özürden ziyade, umalım ki bir gün İbrahim Şahin, “Maksadı aşan bir ifade oldu” diyerek özür dilemek yerine (Sahi, maksat neydi ki aşüfte ile aşıldı??) bu anlayışın yanlış olduğunun farkına varabilsin. “Baskı” yüzünden özür dilemesin.
Bırakın ağzından dökülen kelimelerden dolayı özür dilemeyi, bir kadınla ilgili böyle konuşmayı aklına getirmesin.

Yazarın Tüm Yazıları