Neden sigara içiyoruz?

Aziz Sancar çok basitçe açıklamış: “Sigara, içindeki kimyasal maddelerle DNA’yı tahrip ediyor.

Haberin Devamı

Aziz Sancar çok basitçe açıklamış: “Sigara, içindeki kimyasal maddelerle DNA’yı tahrip ediyor. Bu da kanser yapıyor. Benim çalıştığım DNA onarım mekanizması, sigara dumanının yaptığı tahribatı tamir ediyor. Durmadan sigara içerseniz, buna DNA onarım mekanizması yetişemiyor. Dolayısıyla, kanser oluşuyor. Sigara içmezseniz zaten öldürücü kanserin yüzde otuzu kaybolur.”
Vaziyet böyle ama yine de elimizden düşürmüyoruz.
Bırakıyoruz, yine başlıyoruz. “Seviyorum ne yapayım” diyoruz. Bahane çok.
Hiç içmeyenler, denemeyenler veya bırakanlar hem akıllı, hem de şanslı.
Bir türlü sigarayı bırakamamak” ise başka bir meseleye işaret ediyor esasında...
Konu nikotin bağımlılığı değil. Zira her türlü bağımlılığın bir tedavisi var.
İçenler için, sigaranın psikolojik bir fonksiyonu var.
“Rahatlama”, “Ara verme”, “Kafa dinleme” gibi pozitif, huzur verici eylemlerle eş değer tutuluyor.
“Kahvemle, çayımla içerim”, “Bir kadeh şarap eşliğinde içerim”, “Haftada bir-iki tane, o da keyifli bir anımdaysam” gibi cümleler de hayli tanıdık...
Yine pozitif bir ruh haliyle bağdaştırılmış sigara.
Stresli bir hayata sahip plaza insanları için sigara demek “kaçış” demek.
Hayata verilen küçük, rahatlatıcı bir mola demek.
Çocuğu olduğu halde sigara içenlerde de aynı mantık örgüsü geçerli. “Sorumluluğa küçük bir mola...”
Gördüğünüz gibi içenler için, sigaranın uyandırdığı hisler hep olumlu tarafta.
Öte yandan sigara içmenin “kendini sevmeme” fikriyle de bağlantılı olduğunu söylemek gayet mümkün. Bir insan neden yavaş yavaş kendini öldürmek ister?
Sigara içmenin tam tarifi bu esasında: Gayet bilinçli olarak, kendini yavaş yavaş zehirlemek.
Başka bir kılıf, yani sigara bularak, esasında kendiyle olan derdini eyleme dökmek...
Küçük yaştakilerin sigara kullanım sebepleri daha ziyade dış dünya ile bağlantılı.
En önemli sebeplerden biri, inat.
Bilinçli bir inat değil bu elbette, anne baba tarafından yeterince ilgi görmemek, çocuğun sağlam bir özsaygı geliştiremeyeceği koşullarda büyümesi, durmaksızın adaletsizliğe uğradığını düşündüğü aile ortamına sahip olması...
Bir nevi “kendini cezalandırmak” demek erken yaşlarda içilen sigara.
Kendini cezalandırmak suretiyle aileyi cezalandırmak esasında...
İşin özenme kısmının da payı büyük elbette.
Çocuğa göre sigara içmenin “büyüklere ait” bir eylem olarak algılanması, hemen büyüme isteğini sigara ile gerçek kılabileceğini düşünmesi...

Haberin Devamı

“Seviyorum” yalanı

Haberin Devamı

Ben de içtim sigara.
Büyük bir tiryaki olmadım, hep az içtim ama neden bırakmadığımı sorduklarında “Çünkü seviyorum” derdim.
Yalan tabii. Sigaranın zararını bile bile içenin muhakkak kendiyle derdi vardır.
Veya hayatla derdi vardır. Ama illa derdi vardır.
Ya kendini değerlendirme mekanizmasında sorun vardır, kendini değersiz hissediyordur, ya kendini cezalandırıyordur, ya kendinden/ birisinden/ hayatın gerçeklerinden kaçıyordur...
Senelerce “Ama sigara içmeyi seviyorum ben yhaa” dedim, ancak şimdilerde esas sebebin sigarayı sevmek olmadığını kendime itiraf edebiliyorum.
Ben esasında kendimi sevmiyordum!
Artık içmiyorum. İçemiyorum daha doğrusu.
Her gün uzun mesafe koşunca, bu kadar yoğun yüksek performanslı spor yapınca sigara içemiyorsunuz.
Vücudunuzun direncini düşüren, ciğerlerinizi zorlayan tercihler yapamıyorsunuz. Sigara içersem koşamıyorum, koşarsam sigara içemiyorum, dolayısıyla ikinci seçeneği tercih ediyorum. “Bir türlü bırakamıyorum”culardan iseniz, önünüzde birkaç seçenek var.
Vaziyet ümitsiz değil.
Birincisi, eğer gücünüz varsa, sigara içmenizin altındaki sebepleri arayın.
Kendinizi mi sevmiyorsunuz? Hayatınızı mı sevmiyorsunuz? İşinizi mi sevmiyorsunuz?
Baskı altında mısınız? Fazla sorumluluktan mı bunalıyorsunuz? Elbette var bir sebebi.
Bunu çözmeyi deneyebilirsiniz. Böyle bir işe girişmek size çok yorucu geliyorsa veya kendinizi psikolojik olarak hazırlıklı hissetmiyorsanız, benim gibi yüksek performanslı bir spor yapmayı deneyebilirsiniz. İnanın bana o zaman isteseniz de içemeyeceksiniz.
Bir diğer seçenek, ben denemedim ama bu sayede sigarayı bırakan pek çok insan tanıdım (mesela en son gazeteci/yazar Oben Budak) ve faydasını gördüklerini biliyorum: Emre Üstünuçar’ın “Bırakmak İstiyorum” isimli filmi.
Sadece kendinizi zehirlediğiniz, yavaş yavaş ölmenize yarayan bu manasız işi illa bırakırsınız, ümitsizliğe mahal yok.
Hem şimdi tam da zamanı, alın size en güzel yeni yıl kararı!

 

Yazarın Tüm Yazıları