Neden boşanıyorlar

Gün geçmiyor ki bir ünlü çiftin daha boşanma haberini almayalım muhterem Habitus okuru. Ünlüye de gerek yok, şöyle bir sokağa çıkın, elinizi sallasanız boşanma kararı alan bir çifte rastlarsınız.

Haberin Devamı

Hâl böyle olunca insan “Neden bu işler böyle sonuçlanıyor?” diye merak ediyor. Bu konuda büyüklerimizin görüşü çok açık: “Artık kadınlar ve erkekler eskisi gibi değil.”
Ben bu konuya pek katılamıyorum, etrafındaki seçenek denizi sebebiyle gözleri fıldır fıldır dönmeyen, tek arzusu çok sevdiği bir kadınla karşılaşıp onunla yuva kurmak olan, dürüst ve köşeleri belli erkekler var. Sayıları pek fazla olmayabilir ancak henüz nesillerinin tükendiğini söyleyemeyiz.
Peki kadınlar eskisi gibi mi? Kimisi öyle, kimisi değil. Gene bir genelleme yapmak imkansız.
Kendi ayaklarının üzerinde duran kadınların sayısının arttığı bir gerçek. Fakat öte yandan da kendinden 800 yaş büyük, kaba etleri gevşemiş sevgilisiyle “Hugh Hefner ve Playboy kızları”cılık oynayan hanım kızlarımız da varlıklarını sürdürüyorlar.
Annelerimiz zamanında da varlardı, bugünkü yeni nesil kızlar arasında da var böyleleri. Herhalde dünyanın sonuna kadar bu tip kolaycı kızların hikayeleriyle karşı karşıya geleceğiz...
Şimdilik bu hanım kızlarımızı yukarıdaki paragrafta bırakalım, gelelim “Neden herkes boşanıyor?” meselesine.
Bandı geri sardığımız zaman, boşanan çiftlerin birbirlerini pek tanımadan evlilik kararı aldığını görüyoruz. Gerçi o “tanıma” dediğimiz hadise de zor. Fakat elzem.
Karşındaki kişinin yaşamsal alışkanlıklarını, geçmişindeki ilişkilerini, etrafındaki insanlara ve en önemlisi ailesine nasıl davrandığını ve nasıl bir bağ kurduğunu, iletişimi, hayata/olaylara olan yaklaşımını, kötü bir duruma verdiği tepkileri, sinirlendiği zaman nasıl bir insana dönüştüğünü, içinde büyüdüğü kültürü; bunların hepsini tanımak gerekiyor.
Ancak bunlara vakıf olduktan sonra büyük kararlar vermek gerekiyor.
Tabii insan aşık olduğunu düşündüğünde bunların hepsi önemsiz geliyor. Fakat yine atlanan önemli konular var.
Kadın bir kez kafasında bir “prens” yaratmış, karşısına çıkan o adamı o prens kalıbına oturtmuş, esasında karşısındakine değil, hayalinde yarattığı insana aşık ama farkında değil...

Haberin Devamı

BİR HAYALE AŞIK OLMAK

İnsanlar zaman geçtikçe, birbirinin hayatının içinde yaşamaya başladıkça anlıyorlar esasında karşılarındaki kişiye değil, kafalarında yarattıkları hayale aşık olduklarını.
Bu esnada birbirlerini tanımadıkları gerçeğini göz ardı edip o ilk coşkuyla önlerindeki sığ suya balıklama atladıkları için boyunları kırılıveriyor.
Sonra gelsin kavga gürültü, “hamileyken kocam bana zulmetti”, “beni evden kovaladı”, “beni tehdit etti” haberleri.
Eh, sevgili arkadaşım, sen “ay çok aşık oldum” diye evlenirken, henüz hiç bu adamın sinirlendiğinde nasıl davrandığını görmemiştin ki?
Arkadaşlarıyla, ailesiyle olan ilişkisine şahit olmamıştın ki?
Dahası gördüklerin pek iç açıcı şeyler değildi, gelecek vaat etmiyordu ama hayır, sen “Benimle değişir” demiştin...
Fakat bir olay karşısında 325 kere aynı tepkiyi veren insan, seninleyken 326. tepkiyi, sırf seninle beraber diye farklı biçimde vermeyecekti ki...
Bir insan neyse o. Değişmiyor.
Söz konusu bir arkadaşlık, bir ilişki veya evlilik olduğunda, kişinin geçmişi, onun hakkında iyi ve doğru bilgiler sağlayabiliyor.
Konu tam olarak “Bu devirde erkek ve kadınların değişmiş olması, anne ve babalarımız zamanından farklılıkları” değil, birbirini iyi tanımayan insanların gelecek kurmaya kalkışması.
Birbirini iyi tanımayan insanların bir araya gelerek “ama benimleyken farklı olacak, farklı davranacak” demeleri, mucize beklemeleri.
Beraber olacakları insanla ilgili ellerindeki verileri değerlendirmek yerine, -ve hatta- bu veriler “iyi bir gelecek” ihtimalini göstermese bile “Ay çok aşığım, ayy vallahi de doğru adam/kadın” diyerek yola çıkmaları.
Hâl böyle olunca insan yeni evlenen birini gördüğünde “Umarım birbirlerini çok iyi tanımış ve değerlendirmişlerdir” demekten kendini alamıyor.
Birbirlerini iyi tanımayan çiftlerin evlenerek iyi bir gelecek hayali kurmaları, sonu iyi bitme ihtimali zayıf olan bir hikayenin başlangıcı sadece.

Yazarın Tüm Yazıları