Aman korkmayın, “Nerede o eski bayramlar?” demeyeceğim sevgili tatil sarhoşu Habitus okuru. Ha, o bayramların nerede olduğunu merak edenlere de söyleyeyim, şu anda kendileri Çeşme ve Bodrum sahillerinde güneşlenmekteler.
Umarım bayramın, -daha doğrusu 9 günlük tatilin- iyi geçiyordur sevgili tatile gidip yorularak dönmeyi başaran Habitus okuru. Şimdi efendim, ben şunu anlamıyorum. Muhterem İstanbullular, bayram tatilini uzun bilip, cuma günü saat gece yarısını gösterirken ya da cumartesi günü sabah 6 civarı arabalarına doluşup yollara döküldüler. Uçakla gidecek olanlar zaten neredeyse geçen seneden biletleri tüketmişti. Sabah 4, gece 2, uçuş saati hiç önemli değildi. Allah aşkına, Gece 12’de ya da sabah 6’da yola çıktığın tatil, tatil midir, sorarım size. Madem bu bir tatil, gerinerek öğlen uyan, ne zaman yola çıkacaksan çık, zaman kavramını unut, keyfine bak, değil mi? Ama yoook, şehirli insan dediğin bunu yapmaz. Tatil, Çeşme’ye, Bodrum’a ayak bastığın anda başlar. Ondan öncesi, yol, angaryadır. O zaman dilimi hemen atlatılmalı, gidilecek yere bir an once varılmalıdır. Halbuki uçak yolculuğundaki ?mesela- o bir saatlik mecburi mahkumiyet, ne güzel “kafa tatili”dir, bir bilseniz... Veya saat endişesi duymadan kalktığın anda hissettiklerin, o uyanış, yirmi beş günlük tatile bedeldir... Ama bunu görmezden gelir şehir insanı. İlla hedefe varacak, tatilini orada başlatacaktır. Hoş, tatile vardığın zaman da İstanbul’daki trafikten farklı bir sahne beklememektedir aslında... Dinlenmeye gitmişsindir ama biraz yorulacaksındır. Çünkü ısrarrrla ama ısrarrrrrrla Çeşme ve Bodrum’a gidiyorsan, “iyi tatil” için “iyi strateji” de gerekmektedir. Mesela şezlong kapmak için erken kalkacaksındır, plaja erken gitmen, havluyu koyman lazımdır. En iyi yeri bulmak için enerji harcayacaksındır. Geceleri sokaklarda yürüyebilmek için evliya sabrına sahipmişsin gibi davranacaksındır... Aksi olmamak, yorulmamak için kendi düşüncelerini duymayacak, kulaklarını kapatacak, “tatildeyim ben lay laaaay” diye kendini kandıracaksındır. “Tatil zamanından yememek için...”
“Yetmedi tatil” dememek için
Bana kalırsa şu Bodrum-Çeşme halleri, aslında İstabul’un hafta sonlarının güneye taşınmış şekli. Memnun olan da var, olmayan da elbette ama ben sana bir şey söyleyeyim mi huzur peşinde koşan Habitus okuru. Öncelikle kendimi bir öveyim. Şimdi herkesler memleketine ziyarete döndü, memleketine gitmeyenler akın akın güneye indi, İstanbul nasıl boş, bir görseniz... Hayatımda hiçbir zaman ?tabii eğer saat sabahın 4’ü filan değilse- Boğaziçi Köprüsü’ndeki tek araba olmadım. Ve bu bahsettiğim an, hafta içi en civcivli saat olan 20.00 idi... Şimdi tamam, şehirde kalmak “en mükemmel tatil planı” olmayabilir, elbette uzun tatile ve balayına gidemediğim için sizi kıskanıyorum, şunun şurasında 3 gün verdiğim ara ile idare ediyorum ama size şu önerileri vermekten kendimi alamıyorum: Eminim birçoğunuz güneyden, o uzun tatilinizden dönerken tatil yapmamış gibi hissedeceksiniz kendinizi. Şimdiden bunun önlemini alın derim. Biiiiiir, günleri saymayın, ikiiiiii, kalabalığa sinirlenmeyin, üüüüüç şişenin dibini görmeyin ve dööööört, hepsinden de önemlisi, “her şeyi yapmalıyım” hissinden kendinizi kurtarın. Bırakın kendinizi, plan yapmayın, yatın, uyuyun, yuvarlanın, uyuyun, sonra bir daha yuvarlanın; kah yatağınızda kah kumlarda... Ben bu bayramda buradayım efendim, sizleri hasretle beklerim. Hepinize iyi bayramlar dilerim...