Paylaş
Kahvede otururken sigara keyfinden vazgeçmeyecek, yerinden kalkmadan camdan dışarı bağlanan bir hortum vasıtasıyla içtiği sigaranın dumanını dışarı üfleyebilecekti. Sigara yasaklarının tiryakilerin canını ilk sıktığı zamanlarda bu haberle pek eğlenmiştik.
Bu tip “anca bizim aklımıza gelir böyle şeyler” türünde çok örnekle karşılaşmak mümkün.
Tamam, böyle küçük çakallıklarla eğleniyoruz çoğu zaman ama iş bazı konularda başkalaşıyor. Misal, eminim birçok otomobilde görmüşsünüzdür, hatta belki sizde de vardır, kemer ikaz susturucu...
Biliyorsunuz, otomobil tasarımcıları, biz insanların ne kadar ihmalkâr, ne kadar umursamaz yaratıklar olduğunuzu bildikleri için, emniyet kemerini takmadığınızda zart zart öten bir sinyal icat etmişler. Bu sinyalin ötmemesini sağlayacak bir düğme ne yazık ki yok. Emniyet kemerinizi takıp kendinizi sağlama aldığınızda susuyor ancak.
Eh emniyet kemeri takmayı sevdiğimizi pek söyleyemeyeceğim. O kemer, bizim için bir aksesuvar, bir süs öğesidir. Temkinli teyzelerin veya aşırı pimpirikli insanların taktığı ve hiçbir işe yaramayan gereksiz bir aparattır adeta. O emniyet kemerini takmamak için atmayacağımız takla yoktur. Bir kaza esnasında bizi koruyacak en önemli faktördür ama biz buna bir türlü inanmayız. Aracımıza arkadan hızla çarpan biri olduğunda ön camdan fırlamayı göze alacak kadar nefret ederiz o kemerden...
İşte, “kemer ikaz susturucu” da burada devreye giriyor sevgili hayatının değerini bilmeyen Habitus okuru. O susturucuyu almak için harcadığın enerjinin 10’da birini harcayarak, tek bir hareketle o kemeri takmak niçin bu kadar zor geliyor, sorarım sana. Tamam, sen hatasız ve mükemmel araba kullanıyor olabilirsin, kaza yapmayacağına da emin olabilirsin fakat trafik terörü yaratan bunca adam varken neyine güveniyorsun?
Çok rica ediyorum emniyet kemer tokalarımızın gireceği yuvalardan o susturucuları çıkaralım. Kemerimizi takalım, yolumuza bakalım.
Anlaşılamayanlar...
- Bebek sahibi olanların magandalara uyarı niteliğinde “son çare” olarak yapıştırdığı ama ne yazık ki hiç işe yaramayan “Arabada bebek var” çıkartmalarından sonra ortaya çıkan “Arabada yakışıklı var”, “Arabada prenses var”, “Arabada Hello Kitty var” vs. gibi saçmalıklar...
- İnsan gibi, normal bir hızda giderken arkanızdan gelip üçüncü sınıf bir Hollywood filmi sahnesi yaratarak, neredeyse arka camınıza yapışıp selektör yapan TIR’lar...
- Çarpışma pahasına yol vermeyen teyzeler, amcalar, ablalar, abiler... Yol vermek yerine çarpışıp orada üç saat kilitlenmeyi, arabasının yamulmasını ve trafiği ölümüne tıkamayı göze alabilenler.
- Selektör yapmayı göz kırpma hareketi kadar kanıksamış taksiciler ve heyecanlı gençler. (Işıklar kırmızıdan sarıya dönünce derrrrrhal o “göz kırpıştırma hareketi” yapılır mesela, çünkü ışıklarda durmaya geldik, gideceğimiz bir yer yok ve onlar selektör yapmasa hareket etmeyi düşünmüyoruz ya. O açıdan herhalde...)
- Karşıdan karşıya geçen yaya gördüğünde frene basmak yerine “geçişi hızlandırmak için” üstüne sürenler...
Hepinizi selamlıyorum, ey sevgili trafik canavarları... Umarım bir gün akıllanır, başınıza bir hâl gelmeden, yaptıklarınızın nasıl sonuçlar doğurabileceğine uyanırsınız...
Paylaş