Muhteşem Yüzyıl neden rahatsız etti?

Pazar günü önce sosyal medya Başbakan’ın “Muhteşem Yüzyıl çıkışı” ile çalkalandı. Mesajını gönderdi, rahatsızlığını açıkça gösterdi.

Haberin Devamı

Dizi yapımcıları ve kanalın tavrı ne olacak, şimdi en merak edilen konu bu.
Peki nedir Muhteşem Yüzyıl’da Başbakan’ın dahi konuya müdahil olmasını gerektirecek kadar ciddi olan?
Eğer diziyi “dizi”, yani, platformunu gerçek bir dönemden seçmiş fakat hayal ürünü olaylarla süslenmiş bir yapım olarak görsek, konuşulacak bir şey olmazdı. Hatta şu aşağıda konuşacağımız tüm meseleler gülünç kaçardı.
Fakat, madem Başbakan bu diziyi bir “belgesel” olarak görüyor, biz de öyle görelim ve çıkışın sebeplerini sıralayalım:
? İlköğretim sıralarından itibaren devlet eliyle öğretilen Osmanlı tarihi, tek taraflı idi, hâlâ öyle.
Hayatlarını hata yapmadan geçirmiş, entrikalarla uzaktan yakından ilgisi olmamış, hiçbir milletin hakkına hukukuna el sürmemiş “at üstündeki şanlı ecdadımız” olarak öğrendik Osmanlı tarihini.
Tarihe meraklı olmayanlar, okul sıralarında öğrendiği, “Osmanlı’nın her yaptığı hakkıdır, Osmanlı hep iyidir, iyidir ve iyidir” olarak özetlenebilecek bir “tarih” bilgisine sahip oldu ve öyle kaldı. Devlet eliyle tarifsiz bir tarih bilgisi almak kısmet olmadı. Şimdi bu “mel’un belgesel”, bunun aksini söylüyor.
Haliyle, Türkiye ve Ortadoğu’da bu kadar izlenen bir “belgesel” devleti de rahatsız ediyor.
? Bu dizi, yeterince muhafazakar değil. Arap ülkelerinde de gösterildiğini ve çok popüler olduğunu düşünecek olursak, Türkiye’nin Başbakan tarafından altı çizilen “ahlaki havasını” bozuyor.
Öpüşme var, sevişme var, “kapalı kapılar ardında kalması icap eden” hikayeler, kadın bedeninde görmememiz gereken yerler var...
Haliyle, halkına sık sık “bizim ahlak anlayışımız budur, yaşantımız, görüşümüz budur, hepiniz uyacaksınız” mesajını veren bir liderin böyle bir yapımdan hoşlanması mümkün değildi. İzlenme oranı, yurtdışındaki şöhreti arttıkça “Türkiye’nin imajı” konusundaki yeri ciddileşti ve bunun önünün kesilmesi gerekliydi...
Ve nihayet görüşünü bildirdi...

Haberin Devamı

Her diziden bir lider rahatsız olsa 3. dünya savaşı çıkardı!

Bu “belgesel” Osmanlı sarayını bir keyif mekanı olarak gösteriyor. Halbuki biz ne öğrendik? Padişahlar çok çalışkandı, atın üstünden inmezlerdi, at üstünde olmadıkları zaman da “ilim” ile meşgul olurlardı.
Padişahın ilişkileri, haremde olan bitenler, seçilen “eş”lerin yabancı uyruklu olması gibi durumlar pek de duyulmasını istediğimiz meseleler değildi.
Bugüne kadar konuyla ilgili ders kitaplarında kısa cümleler kurduk, mümkün olduğu kadar “olmamış gibi davrandık”.
Şimdi bir dizi geliyor, hayal mahsulü birtakım olaylarla süslediği tarihi topluma yanlış öğretiyor.
Başbakan’ın buradaki hassaslığı, bugün klasik kitapların varlığını televizyondaki dizi versiyonlarından öğrenen bir neslin varlığından kaynaklanıyor herhalde...
Fakat şöyle bir gerçek var... Her ülkenin lideri, kendi tarihini konu eden bir yapım için bu kadar tantana yaratsaydı 3. dünya savaşı tarihi konu eden film ve diziler yüzünden olurdu.
Dünya üzerinde ilhamını tarihten alan, içinde hayal mahsulü olaylara yer veren veya tarihsel hatalar içeren yapımları bir düşünün...
Liste kabarık, birkaç “kitabına uymayan”, daha doğrusu “devleti rahatsız edebilecek nitelikte” film sayalım:
Sofia Coppola’nın Marie Antoinette’i, Oliver Stone’un Alexander’ı, Martin Scorsese’nin The Gangs of New York’u, Stephen Frears’ın The Queen’i...
Peki ya diziler? Carlos, The Pacific, Elizabeth I, The Kennedys, Rome, Spartacus...
Şükür ki liderler, halklar ayaklanmadı bu yapımlar için. Yoksa halimiz beterdi...

Yazarın Tüm Yazıları