Mozaiklemede ayar kaçması

Artık sigaranın mozaiklenmesine alıştınız tahmin ediyorum. En sevdiğiniz filmleri, dizileri izlerken “ahlaksız” sahnelerin makaslanmasına da.

Haberin Devamı

Tüm bunlara sinirlendik. RTÜK’e “Kendimi neden koruyacağıma sen mi karar vereceksin?” dedik, celallendik.

Fakat esas konuyu es geçiyoruz. Daha doğrusu yanlış konuya sinirleniyoruz.

Bugüne kadar ne mozaiklendiyse, ya “sağlığa zararlı”, ya ahlak dışı olduğu söylendi. İşin ayarı kaçtığı zamanlarda da “geleneklerimize aykırı” dendi.

RTÜK’ün cezalarından korkan yayıncılar “Gençlerimiz sağlığa zararlı alışkanlıklar edinmesin” diye sigarayı mozaikledi.

Gençlerimiz “evlenmeden önce ahlaksızlık yapmasın” diye öpüşmeyi kesti. Sevişmeye zaten girmiyorum.

Fakat RTÜK, esas zararı neyin vereceğini atlıyor. Televizyon izleyicisinin neden zarar göreceğinin hesabını yanlış yapıyor.

Mozaiklenmeden yayına verilmiş sigara, marka avında iken bir insana esas zarar verecek, hatta uzun vadede toplumların yapısını bile değiştirebilecek güce sahip “büyük resmi” atlıyor.

Eğer bir damla önünü görebiliyor, insan psikolojisinden anlıyor olsaydı, el kadar bebeğin pipisinin, çizgi filmdeki domuzcuğun mozaikleneceği bir korku kültürü yaratmak yerine başını iki eli arasına alır düşünürdü. Derdi ki “Biz insan psikolojisini” atlıyoruz. Öğrenme psikolojisini atlıyoruz. Bilimsel gerçeklerden uzağız. Tek yapabildiğimiz kendi ahlak ve “sağlık” anlayışımıza göre televizyonlar üzerinde baskı kurmak.

Öte yandan televizyonumuz çöp. İki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda nitelikli yapım dışında millet ayakta uyuyor.

Millet oyalanıyor. Kanallar “satmaz, reyting almaz” diye nitelikli programları bir çırpıda çöpe atıyor. “Eğlence” demek artık “vakit öldürmek” demek. İnsanların temel dürtülerini kışkırtarak ve onları tatmin ederek bir döngü yaratılmış.

Biz de buna eyvallah demişiz.

Bu sistem, her gün insanların akıllarını çöp ile oya gibi işliyor. Biz kimseden “nitelikli televizyon” talep etmiyoruz, acaba bizde bir tuhaflık yok mu?

Bu “derin” konuları eşelemez, televizyon izleyicisi de koca bir boşluğun içinde yüzerken RTÜK’ün tek derdi sigara, tek derdi pipi, tek derdi öpüşme...

Bir bakıma, tek derdi “soğanın zarı”. Soğanın kendisine bakmayı unutuyor, çünkü onun çürüdüğünü göremeyecek kadar yakınında duruyor.

Siz sigarayı mozaiklerken o koca soğan çürüdü, koktu, yanına yaklaşılmıyor, haberiniz yok.

Haberin Devamı

Teknik servis = Marka yüzü

Haberin Devamı

Büyük markaların çoğu, teknik servis hizmeti veriyor ancak bu hizmeti, kendi markaları dışındaki küçük firmalara yaptırıyorlar. Bu markalar, müşteriyle kendi evinde doğrudan alaka kuran ve doğrudan elemanları dahi olmayan kişilerin aslında bir bakıma “markalarının yüzü” olduğunun farkında değiller.

Tüm erkekleri töhmet altında bırakmak doğru değil ancak kadın açlığının tavan yapmış olduğu bir kültürde, büyük şirketlerin “teknik servis” diye evlere gönderdikleri kişileri seçmesi icap eder. Dişi sinek görse “aha garı” diye gözleriyle soyan adamları evimize “teknik servis” diye sokuyoruz ve sokakta, ortak alanda yaşadığımız o lanet hissi KENDİ EVİMİZDE DE yaşıyoruz.

Soralım madem o dev, kocaman, süper global markalara: Evlere yönlendirdiğiniz teknik servis elemanlarının bazıları, servise geldikleri evlerde, tek bir kadınla karşılaştıklarında, aynen sokakta yaptıkları gibi kadına gözleriyle “uzuv kontrolü” yaptığında, nasıl bir yöntem izlemeli, bu duruma nasıl bir çözüm bulunmalı?

Erkeklerin ancak bir erkeğin varlığından korktukları, erkek egemen kültürümüzde illa “Başımda erkek var, seni fena pataklar” mesajı mı vermek zorundayız?

Kaçıncı yüzyıldayız, nerede yaşıyoruz belli değil...

Yazarın Tüm Yazıları