Kuaför gerçeği

Biz kadınlarda maalesef şöyle bir yanılgı var: Çok para ödediğimizde çok güzel saçlara sahip olacağımızı sanırız.

Haberin Devamı

Kadınlık müessesinden dolayı ayda en az bir kere kuaförün kapısından girsek de, yılların tecrübesine sahip olsak da, her zaman pahalı olan kuaförün çok daha iyi olacağını sanır, “mahalle kuaförleri”nden ölesiye korkarız.
Elbette, çok para verip gerçekten iyi hizmet aldığımız, işinin piri olmuş, yeteneğine, bilgisine güvendiğimiz markalar ve şahıslardan bahsetmiyoruz.
Kötü hizmet veren, kötü saç yapan, sıradan malzeme kullanan ama bunu “lüks” olarak satan kuaförler tartışma konumuz.
Biliyor musunuz, ben onlardan kötü bir mahalle kuaföründen korktuğumdan daha çok korkarım.
Çünkü esasında, sıradandırlar, beceriksizdirler, pistirler, kötü mahalle kuaföründen daha kötüdürler ancak “dış cilası” yüzünden “iyi kuaför” sanırsınız.
Önceki gün Cengiz’in yazısında okuduğunuz, kuaförde meçe 750 lira bayılan hanımefendinin haklı şikayetinden sonra bu konuyu biraz deşelim istiyorum.
O halde soruyorum: Niçin bir yerde 250 verirken bir başka yerde 750 veriyoruz?
İki kuaförün ehliyeti, kullandığı malzemeler, dükkan kirası, tüm giderleri, çalışan sayısı hemen hemen birbirinin aynıyken ikisinin arasında nasıl 500 lira fark olabiliyor?
Ha, bir de şöyle durumlar var tabii, onları da atlamadan geçmeyelim...
Misal, “marka” bir kuaföre oradaki “esas adam” için gidersiniz. Fakat adamımız, size, orada çalışan bir başka kuaförü yönlendirir.
Çünkü adamımız çok ünlü ve “sadık” müşterisiyle ilgilenmektedir. Siz de saçınızı istemeye istemeye bir başkasına emanet etmek zorunda kalırsınız.
Saçınızı “esas adam” ya da “esas adamlar”dan biri yapmamıştır, istediğiniz gibi olmamıştır ancak kazık fiyatı yine ödersiniz.
Onlar bir yana, Kerastase kutularına limonlu şampuan dolduran, lekeli havlularını atmaya kıyamayan; bunlar yetmezmiş gibi tırnaklarını yiyen, buram buram ter kokan çalışanlara sahip “lüks” kuaförleri de atlamayayım...
Bu kuaför işi kadınlar için biraz deneme-yanılma meselesi, malum.
Beynimizde “sıradan hizmeti pahalıya satan kuaför detektörü” de olmadığı için ne yazık ki ömrümüzde en az bir kere saç yüzünden fena kazık yiyoruz.
“Kaliteli hizmetin pahalı olması” ile “Kötü hizmetin pahalıya satılması” meselesini keskin bir çizgiyle ayırmakta fayda var.

Fiyatlandırma nasıl yapılıyor?

Haberin Devamı

İstanbul Kuaförler ve Manikürcüler Odası’ndan aldığım bilgilere göre, konuyu dilimin döndüğünce ve kısaca anlatayım:
Odaya bağlı olarak çalışan kuaförlerin duvarlarında oda tarafından belirlenmiş fiyatlar asılıdır, siz de mutlaka görmüşsünüzdür.
Semtlere göre belirlenmiş üç fiyat kategorisi bulunuyor. Her sene bu fiyatlar, odalar tarafından kuaförlerin ortalama giderleri hesaplanarak belirleniyor.
Odaya bağlı kuaförler, belirlenmiş fiyatları baz alarak ücretlendirme yapıyor.
Bu ücretler tahmin edeceğiniz üzere gayet normal.
“Peki bu 750 liraları bizden alan kuaförler ne iş?” diyeceksiniz.
Şöyle: Meslek odalarına bağlı kuaförleri bir yana koyacak olursak, diğer yanda Ticaret Odası’na bağlı, şirketleşmiş ve dolayısıyla kendi fiyat politikalarını belirleyebilen büyük “marka” kuaförler bulunuyor.
Bulunduğu semte, ismine, çalışan sayısına, kullandığı malzemeye, diğer giderlerine, dükkan kirasına ve canı istediği için fiyatlar rahatlıkla uçabiliyor...
Burada, kazıklanmamanın tek çaresi önceden fiyat konuşmak ve pazarlık yapmak. Daha da önemlisi, gitmeyi düşündüğünüz kuaför gerçekten kaliteli hizmet veriyor mu, ne malzeme kullanıyor, çalışanların ehliyeti nedir, tüm bunları iyice araştırmak ve öyle kuaför seçmek gerekiyor.
Eğer “Şekerim saçım için Muharremcan Şekiloğlu’na gidiyorum” gibi bir cümle kurmak sizin için çok da önemli değilse, aynı kalitedeki hizmeti daha hesaplı fiyata veren bir kuaför bulabilirsiniz rahatlıkla. Biraz araştırın. İşte, sokakta, alışveriş merkezinde, nerede olursa olsun enfes saçlı biri gördünüz mü çevirin, sorun. Gayet işe yarıyor...
Yalnız, sıradan hizmeti lüks kılıfına sokanlara ve lisanssız kuaförlere dikkat etmeyi sakın ha unutmayın...

“Ucuzlama” sorunu da var!

Haberin Devamı

Bir yanda fahiş fiyatlar havada uçuşurken, meslek odalarına bağlı çalışan kimi kuaförlerde de “ucuzlama” sorunu var. Diyelim ki, bir semtteki ana caddede odaya bağlı 5 kuaför sıralanmış. Haliyle dişli bir rekabet söz konusu oluyor ve fiyatlar dibe çekiliyor. O nedenle odalar “Fiyatları çok düşürmeyin” uyarısı yapıyor.

Yazarın Tüm Yazıları