Paylaş
İzlemeyenlerin/ilgilenmeyenlerin bir kısmı, bu düğünü izleyenleri, izlemekten hoşlananları, duygulananları alaya aldı, yerden yere vurdu. Genel söylem de şuydu: “Memleket meselelerine göstermediğiniz alakayı Kraliyet Düğünü’ne gösterdiniz...” Böyle bir olaya ilgi göstermek, başka meselelere karşı olan “hassasiyet seviyesi”ni belirliyor yani.
Şimdi şunu baştan konuşalım ve kabul edelim:
1- Düğünün “tarihi olay” olma özelliği bulunuyor.
2- Masal ya da sonu tatlı biten romantik komedi hissi verdiği için insanlar izlemekten hoşlanıyor. Bu kadar basit.
Aslında biliyor musunuz, burada esas mesele Kraliyet Düğünü değil.
Onu bir kenara koyalım, şu hayatta ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin muhakkak “X konusuna gösterdiğin hassasiyeti y için göstermezsin ama, peeeh” diyen biri çıkar.
Karşınızdakinin “gündem beklentisi”ni hiçbir zaman karşılayamazsınız, dolayısıyla her konuda duyabilirsiniz bu “hassasiyet” konuşmalarını.
Bilhassa Türkiye’yi ilgilendirmeyen bir meseleye azıcık ilgi gösterdiniz mi “Milli değerlerimize göstermediğiniz hassasiyeti elin meselesine gösteriyorsunuz” diye alev alıverir kimileri mesela, hemen ama hemmmen...
Bu ani parlama, bu yalandan coşma, harlanma hali “Nasıl tribünlere oynanır?” sorusunun bir yanıtı, galeyan kültürünün özet görüntüsüdür...
Romantik komedi!
Aslında bu “ultra hassasiyet” konusu sadece “memleket meseleleri” ile sınırlı değil, kendi içinde de dallanıp budaklanıyor.
Örnek bol. Magazinle ilgilenirsin, birileri çıkar “Bu kadar memleket sorunu varken siz o ne dedi, bu ne dedi”yle uğraşıyorsunuz der.
Türk pop müziğiyle ilgili iki çift laf edersin, birileri çıkar “Bir Amerika’ya bir Avrupa’ya bakın, bir de bizimkilerin uğraştığı müziğe bakın! Bir Madonna mesela...” diye lafa başlayıverir.
Her konuya “Millet neyle uğraşıyor, sizin konuştuğunuz şeye bak” tarafından yaklaşanları tatmin etmek, ÖSYM başkanı bile olsan, maalesef mümkün değildir.
Sen ne söylersen söyle, “Şuna gösterdiğin hassasiyeti buna göstermezsin ama!” demeyi başaracaktır.
Bu Kraliyet Düğünü muhabbeti de aynı konu işte.
Adım gibi emindim, birileri düğünü izlerken ağlayacak, birileri de “Türkiye ve dünyada bu kadar olay varken, buna mı duygulanıyorsunuz” diye yumurtlayacak.
Elmalarla armutlar karışınca, “İşçi Bayramı’nı bırakıp Kraliyet Düğünü’yle ilgileniyorsunuz hala, peeeh” diyen de çok oldu tabii.
Bu arada bunu diyenlerin derdi 1 Mayıs filan da değil, maksat laf söylemek.
Düğün 23 Nisan haftası olsaydı mesela, “Çocuklarımıza göstermediğiniz ilgiyi Pippa Middleton’a gösterdiniz” diyebilirlerdi.
Laf olsun, torba dolsun.
Mutlu son
Kim ne derse desin, insanlar sonu güzel biten romantik komedi gibi izledi bu düğünü.
Güzel, mutlu bir olaya tanıklık etti. Kendileri de mutlu oldu.
Enteresandır, dizileri izliyor, gerçek hayatmış gibi üzerine haftalarca (hatta yıllarca!) konuşuyoruz, seviniyoruz, üzülüyoruz, duygulanıyoruz, sonra gerçek bir mutluluğun yaşandığı şık bir olaya ilgi gösterip duygulananları garipsiyoruz. İşte, bazen hayatı kendimize böyle zorlaştırıyoruz...
Paylaş