Paylaş
İlk iş sıcaktan bunalmış köpeği rahatlatmak. Servis elemanı köpeğe su getiriyor, hayvancık rahatlıyor. Sadece kafe değil, çevrelerindeki insanlar da hayvan dostu, herkes çekinmeden ve korkmadan köpeği seviyor.
Sıra geldi genç adamların siparişlerine. Birer kadeh kokteyl ve çerez almaya karar veriyorlar.
Kısa bir süre sonra siparişler geliyor. Çocuklar içmeye başlıyorlar. Gevşiyorlar, keyifleri yerinde.
Ve o müthiş cümle geliyor: “Köpeğin suyuna da koyalım mı?”
Köpeğin suyuna alkol kattıklarında, zavallı hayvanın bundan hoşlanacağını, aynen kendileri gibi keyif alacağını düşünüyorlar.
Eminim siz de hayatınızda en az bir kere karşılaşmışsınızdır: Hayvanlara içki içirip hallerini canları acımadan, vicdanları sızlamadan izleyebilen bir tür insan var.
Kimileri bunu sokak hayvanlarına yapıyor, kimileri ise kendininkilerine.
Çoğu zaman “hayvan sevgisi”ni başka bir duyguyla, kimi canlıların antropomorfik özellikleri yüzünden hissettiklerimizle karıştırıyoruz.
Yani, açıklaması “İnsan olmayan varlıklara insan nitelikleri, insani tecrübeyi atfetme” olan kavram, “antropomorfizm” yüzünden hissettiklerimizle...
İnsani ifadelere, insani davranışlara sahip olan hayvanları, canlı oldukları için değil, “insana benzedikleri için” seviyoruz.
Ne yazık ki birçok insanın, hayvan sevgisi sandığı duygunun altında bu kelime yatıyor.
Böceklerden hoşlanmıyoruz
İnsani özellikleri olan objeler ve insan olmayan diğer canlılar, bize sevimli görünür. Şaşkın bir suratı olan köpeğinizi, şaşkın bir insana benzettiğiniz için çok gülüyor olabilirsiniz. Çoğu zaman verdiği tepkiler, tatlı bir çocuğun verdiği tepkilere benzer, o nedenle eminim içiniz sıcak sıcak oluyordur.
Her gün kapıdan girdiğinizde eteklerinizi çekiştiren bir çocuk gibi olmasından ötürü köpeğinizin bu huyundan çok hoşlanıyorsunuzdur.
Kimi zaman hayvanlara beslediğimiz sevgi, canlının kendisini sevdiğimiz için değil, insani özelliklere ve ifadelere sahip olmasından ötürü.
Zira, eğer tüm canlıları şaşkın bir ifadesi olan tatlı köpeğiniz kadar sevebilseydiniz, korkunç görünen bir hamamböceğini de sevebilirdiniz.
Sineklerin insan kalbine dokunacak bir “zavallı” ifadesi olsaydı üzerine sinek ilacı sıkmadan ya da duvara yapıştırmadan, inanın bana vicdanınızla derin bir hesaplaşma yaşardınız.
Danalar, kuzular, tavuklar, balıklar biraz daha “insani” davranışlar gösterseydi, bize benzeyen ifadelere sahip olsalardı, onları yemek konusunda bir hayli zorlanırdınız.
İşte, birçok örnekte “hayvan sevgisi” dediğimiz mesele, kimi hayvanların insani özellikler göstermesinden dolayı onlara duyulan sempatiden öteye geçemiyor.
İşte o canavar
İçince içindeki “antropomorfist canavar” ortaya çıkan köpek sahibi adam ise, köpeğine içki içirmeyi düşünebiliyor.
Onun, şaşkın insanlara benzemesi ve insani özellikler gösteriyor olması, içkiden de hoşlanacağı yanılgısını doğuruyor.
Sadece “insan ifadesine” sahip olan canlıları derinden seviyorsak, diğer canlılarla ilgili duygusal bir bağ kuramıyorsak, rahatça öldürüyor ve yiyebiliyorsak, hiçbirimizin gerçek canlı sevgisinden bahsedemeyiz.
Çoğumuzun sahip olduğu canlı sevgisi değil, insanlık tarihi içinde bilinen bir kavramın günümüz versiyonu. Vicdan ve sağduyu da eksik olunca “köpeği rakı masasına oturtma” meselesi ne yazık ki gerçek oluyor.
Hayvana içki içirmeye kalkan her kimse, hayvanın sahibi kendisi dahi olsa çekinmeden uyarmalı. Hayvan haklarını hatırlatmalı.
Hayvan kendini sahibine teslim etmiş olsa da, onun akılsızlığının sonuçlarına katlanmamalı...
Paylaş