Paylaş
Yılın “en”leri listelerini okudun, yeni yılda değişmesini arzuladıklarını yazdın, yeni yıl kararlarını belirlediysen bugün bir paylaşımda bulunayım istiyorum.
Ben kış gecelerinden korkuyorum. Vallahi, korkuyorum.
Geçen haftaya dek havalar pek hoş, pek güzel gitti lakin bahar gibi geçen aralık bittiğinden beri evde tırıs tırıs yorganın altında büzüşüyorum.
“Kışı seviyorum” derken tam olarak neden bahsediyorsun sevgili kış insanı Habitus okuru, anlat da anlayayım. Bir kış gecesi, yaz gecesiyle nasıl yarışabilir, söyler misin?
Görüyorum, Twitter’dan bu aralar “Battaniye ve çay keyfi” gibi cümleler yazıyorsun lakin hiç şüphe yok ki, kış korkutucu bir mevsimdir. Öyle keyif olmaz arkadaşım. Gel anlaşalım.
Bir kere fırtına sesi var. Çatıdan gelen çıtırtılar var. Apartmandan gelen gizemli kapı sesleri var.
Daha da önemlisi BOZACI var.
Ah bozacı.
Beni travmalardan travmalara savurdun bozacı.
Sorarım size, gece sokaktan gelen Boooo... zaaaaaa sesinin dizlerini titretmediği bi insan var mıdır?
Bozacı mısın hayalet misin arkadaş? Çık ortaya da görelim.
Yook, çıkmaz. Yavaş yavaş uzaklaşır o ses.
Bu bozacı seksi bir yaz gecesinde bağırsa aynı etki olmayacak halbuki.
¡¡¡
Yaz mevsimi kış gibi değil ki kardeş. Cıbıl cıbıl dolaşırsın, camları açarsın, sıcaktan bunalırsın.
Canın sıkılır, kendini dışarı atarsın. Gizemli, korkutucu bir yanı yoktur.
Fakat kış gecesi öyle midir.
Yemin ediyorum, şu anda evde bir Nicole Kidman ve çocukları eksik.
Onlar da gelse “The Others ortamları” var, buyursunlar.
Gök gürültüsü ve şimşek olayına girmiyorum bile. Olmaz olsun böyle doğa olayı.
Yani, olsun da, gece olmasın bari sevgili tabiat anam. Korkuyoruz burada. Duy sesimi.
¡¡¡
Uzaylıların dünyamızı muhtelif zamanlarda işgal edişi genelde yaz mevsimine rastlar, gökyüzünde az bulut olmasından ötürü tahmin ediyorum.
Dolayısıyla kışın uzaylı muhabbeti pek yapmıyoruz.
Tabii genel eğilimin aksine, bana uzaylıları anımsatan mevsim, kış mevsimidir.
Küçükken karanlık ve soğuk gecelerde salonda oturur, gözlerimi kapatmak suretiyle uzaylılarla telepatik iletişim kurmaya çalışır, beni duyduklarını varsayarak “Evet, hazırım, artık beni alabilirsiniz” derdim.
Gülmeyin, gerçekten hazırdım.
O vakit beni alıp götürselerdi gıkımı çıkarmazdım.
Ha gelen-giden olmadı, o ayrı.
Tabii gece ben uyurken geldilerse, ensemden çip yerleştirdilerse, onu bilmem.
Gece ayrı, gündüz ayrı
Kış mevsiminin geceleri bir yana, gündüzleri de ayrı alem. Tırıs tırıs.
Sessiz bir sokakta oturanlar öğlen-akşamüstü saatlerinde kim bilir kaç kez “Sieeeeaaaaaaaa” sesiyle irkilmiştir.
“Sieeeeaaaa” nedir arkadaşım.
Doğru düzgün söylesene sen şunu “Eskileri alırım, eskici” diye. Eskileri mi alıyorsun, yoksa aklımı mı a eskici.
Korkudan dizlerimi titrettin a eskici. Bir bozacı, bir sen, bir gün öldüreceksiniz beni.
Ha simitçiyi de unutmayalım.
Eskici, bozacı bir yana, ben esas onun ne sattığını uzun zaman anlamaya çalıştım. Çünkü dışarıdan gelen ses bir ses “İaaaaa” diyordu. Ben camdan sarkana kadar da gözden kayboluyordu.
“İaaaa” nedir kardeş. Desene doğru düzgün “Simit satarım, simitçi”. Bir de apartmanda olan bitenler vardır ki, onları da ayrı bir yere koymak lazım.
Bina içinde BİR ANDA başlayan matkap sesi kadar korkutucusu var mıdır, sorarım size. Yan daireden gelen kapı gıcırtısı, yukarıdan gelen ayak sesleri, camdan giren rüzgarın sesi, duvara yasladığınız saplı süpürgenin kendi kendine düşmesi...
Ha bir de kalorifer tarafından ısıtılan havanın perdeleri titreştirmesi var ki, işte yaşayan ölüler dönse içimi onun kadar ürpertemez.
Velhasıl kelam sevgili kış insanı Habitus okuru, soğuk havalar taarruza geçti ve nisan ayına kadar “kış ürpermesi”nden kurtuluş yok.
Hepinize güzel bir yılbaşı gecesi diliyor ve “Seneye görüşürüz” demekten kendimi alamıyorum.
Mutlu yıllar!
Paylaş