Paylaş
O da nasıl bir algılayamama haliyse artık... Pantolonları ancak koluma geçirebiliyorum, gömleklerin kapanması bir yana, bileğimden geçmiyor, tişörtlerim çocuk tişörtüne dönmüş... Sürekli eşofmanla ve bol kıyafetlerle dolaşıyorum, “şişmanlamışsın” diyenlere sinirleniyorum.
Haklıyım da esasında... Biraz kilo aldığında o kadar olumsuz laf duyuyor ki, insan kendini çok ciddi bir hastalığı varmış kadar kötü hissediyor. Halbuki medyanın dayattığı çubuk kadın formunda değilsin, o kadar. Bu seni kadın olmaktan alıkoymuyor.
Hoş, bu sene biraz şanslı sayılırız, Iggy Azaelea’lar, Jennifer Lopez’ler, Kim Kardashian’lar sayesinde büyük kalça moda oldu da artık o kadar garipsenmiyor.
Son yılların “revaçta” kadın figürü biraz genişledi fakat bu durum şişmanlayınca “hasta” muamelesi görme halini değiştirmedi.
Sırf fiziksel görünümden kaynaklı mutsuzluk değil konu, işin içine kilo kaynaklı sağlık problemleri girince zayıflamak kaçınılmaz oldu. Güvendiğim bir doktora sordum, Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan’ı önerdi, derhal gittim ve haziran ayında başladık. Heyecanlıyım tabii, bir anda kilo vereceğini zannediyor insan. Sihirli değnekle bir-iki ayda üzerindeki yükler gidecek sanıyorsun.
O yüzden diyet-zayıflama planları hep yarıda kalıyor. Sürdürmek için yeterli sabra sahip değiliz. İlla kaçamak yapıyorsun, illa süngün düşüyor, illa “yeter artık” diyorsun. Bu, seni zorlayan bir diyet olmasa da böyle. “Sınırlanmak” psikolojik olarak yoruyor.
Her hafta farklı diyet listesi uyguladım ve tartıldım. Haziran ayında 1.71 boy ve 80’e dayanmış ağırlığımla yuvarlanıyordum. Her ay ortalama bir kilo verdim. Bazen 500 gram, bazen 1,5 kilo. Ama hep verdim. Hep spor yaptım, ya yürüdüm, ya koştum. Gürhan bana “Kiloluyken koşma, yürü” dedi. Sabırsız ve inatçı olduğum için koştum. Yazın, 73-74 kilo civarındayken koşmaya başladım. Her gün 5 km... Bilinçsiz koşu ve profesyonel sözü dinlemedim, sol dizimi sakatladım. Dizim ancak fizik tedavi egzersizlerini ve hafif yürüyüşleri kaldırabiliyor. Şimdi sokakta koşmaya yeni başladığı her halinden belli olan insanları durdurup “Kafana göre koşma!” diyesim geliyor.
Spor ve diyet birlikte
Yoğun ve yorucu spor zamanlarında vücudum çok sıkılaştı, bakın bu doğru. Fakat spor yapamadığım ağrılı dönemde sırf doğru beslenme ile kilo kaybetmeye devam ettim ama sıkılaşma yavaşladı elbette. Kıssadan hisse: Diyet ve spor birbirini destekliyor. Sadece birini yapmak fonksiyonsuz.
Önceleri diyet yapmak zordu. Uyguladığım program insanı zorlamıyor ve sürekli farklı yiyeceklerin hayalini kurdurtmuyor, her şeyi yiyorsun ama yine de zordu. Mesele psikolojik işte... Sonra alışıyorsun.
Sabredip dayandığınızda ise şu oluyor: Vücudunun gerçekte ne kadar besine ihtiyacı olduğunu anlıyorsun. Aşırı yediğini fark ediyorsun. Doğru beslenme anlayışı, zamanla aklına yerleşiyor ve ister istemez günde 6 öğün yiyen bir insana dönüşüyorsun. Çabuk doyuyorsun. Hatta “Diyet faslı bittiğinde ne olacak ki, zaten normal yiyorum işte?” der hale geliyorsun. Hoş, zaten diyet bittiğinde bir şey değişmiyor, beslenmeyi öğrenmiş, neyin vücuduna ne yapacağını iyice aklına kazımış oluyorsun, “denge kurmak” kolay ve kaçınılmaz hale geliyor.
Velhasıl kelam, altı ay geçti, 15 kiloya yakın ağırlık üzerimden gitti. Artık “ince traş” safhasındayım, maksat sağda solda gözüme batan 3-4 kiloyu vermek. Eski pantolonlar koluma değil, bacağıma geçiyor, bir güzel de oturuyor.
Bakınız, altı aydan bahsediyorum. Bu kısa bir süre değil. O sebeple, kiloyla derdiniz varsa şimdiden başlayın. Sabredeceksiniz, sebat edeceksiniz, bu işin kısa yolu yok. Nisan-mayısta başlayacağınız ve bir anda çok kilo kaybedeceğiniz bir sistem işe yaramaz, yeniden alırsınız.
Belki de hayatımda ilk defa kendime iyi baktım. Yağ yakıcı destekti, bir haftalık şok diyetti, detokstu, ilaçtı, operasyondu, yanına uğramadım. Kendi yaptığım ve yağı tuzu tam, diyet olmayan sebze ve et yemekleriyle, diyet olmayan tam yağlı sütlerle, peynirlerle, bol çiğ sebzeyle neredeyse 15 kilo verdim.
Şimdiden uyandırayım, kilo vermeye niyetiniz varsa bu mevsimde başlayın.
Alın işte size en güzel yeni yıl kararı.
“Kendine bakmak.”
Paylaş