Paylaş
Topraklama neden gereklidir, bunu anlatmak için lafa giriyor: “Size topraklamayı anlatayım, anlar mısınız bilmiyorum ama...”
Atom fiziği anlatacak çünkü, kuantum mekaniğine giriş yapacak, anlamayabilirim topraklamayı.
Elektrikçiyle karşılıklı iki yabancıyız.
Ben sadece onun mesleğini biliyorum ancak benimle ilgili tek veri bir kadın olmam.
Belki teknik bilgim var, belki bir elektrik mühendisiyim, belki bir öğretmenim? Ama hayır.
Önce bir kadınım ve bu, topraklamayı anlamamam için yeterli bir veri.
Boş bir yolda normal hızla seyrederken sağ sokaktan bir taksi fırlayıveriyor.
Yol müsait, yanımda gitmeye başlıyor.
Sonra gaza basıp önüme geçiyor ve eliyle “Ohooo” işareti yapıyor.
Aşırı yavaş veya aşırı hızlı değilim, fakat biliyorsunuz, bir kadın saatte 250 km/s ile giden bir F1 yarışçısı bile olsa yavaştır.
Sol şeritte yasal sınırlar içinde en yüksek hıza ulaşmış gidiyor olsanız dahi tamponunuza dünyanın sonu gelmiş gibi selektör yaparak yapışan bir erkek sürücü görürsünüz.
Neden? Çünkü kadınsınızdır ve yetersizsinizdir.
Kadın, muhtaç bir varlıktır, kendi kendine kaldığında zorlanır.
Hayatı yavaşlatır, her şey onun için çok karmaşıktır.
Bu cümleler bilimsel bir veriye dayanmaz, “erkeğin kadın algısına” dayanır.
Bu algıyı değiştirmek çok zor.
Kendi arkadaş çevrenizin, ailenizin, sizinle iletişim kuran yakınlarınızın cinsiyetçi tavrıyla karşılaşmayabilirsiniz.
Normaliniz budur belki.
Sizler, her türlü işin altından kalkan, ailelerinizden öyle gördüğünüz için “evin reisliği” görevini eşlerinizle eşit olarak paylaştığınız, kadın erkek farkı gözetmeyen bir dünyada yaşayan insanlar olabilirsiniz.
Fakat içinde yaşadığımız dünya, başka.
Kadınlar için bir cehennem.
Öyle bir cehennem ki, yukarıdaki örnekler masal kalır.
Kadınların özgürce öldürüldüğü bir dünya bu.
Bir kadına, özgürce tecavüz etme ve öldürme hakkını kendinde gören erkeklerin dünyası bu...
Kadını, evlenmemesi ve çocuk sahibi olmaması halinde insan olarak görmeyen bir dünya bu.
Sokağa sadece bir adım atmanız bile size “Sen kadınsın, haddini bil”i hatırlatmak için yeterli.
Her türlü tabuyu yıksak bile kadının yetersizliği tabusunu yıkamıyoruz.
Kadının bir eşya olmadığını anlatamıyoruz.
Kadın, erkeğe muhtaç bir varlık, erkek egemen dünyada.
Kadının toplumumuzdaki yerini görmek için meclise bakalım: Kadın vekil oranı sadece 14.4.
Tüm partilerin atladığı iki önemli konu var.
Deprem ve risklerini, hiçbir partinin bu konuda iddialı bir söylemi olmadığını dün konuştuk.
Diğeri ise kadın-erkek eşitliği. Kadının temsil hakkı. Kadının yaşama hakkı.
Hürriyet öncülüğünde kurulan Haklı Kadın Platformu Cuma günü İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Oditoryumu’nda “Kadınlar için Tek ses” buluşması düzenliyor.
Bu, partiler üstü bir dayanışma.
Amaç tek: Kadınların her alanda eşit haklara sahip olması.
Peki adayların çalışmaları neler? Biz ne istiyoruz? Nasıl fark yaratabiliriz?
Erkek egemen kültürü nasıl “insan egemen kültür” haline dönüştürebiliriz?
Cuma günü 4 partinin kadın adayları bir araya gelecek ve sorularımızı, sorularınızı yanıtlayacak. Twitter’da #benimsesimsensin hashtag’iyle sorularınızı sorabilir veya saat 09:30 itibariyle Kongre Merkezi’nde olabilirsiniz, bu herkese açık bir organizasyon.
Kadınlarla ilgili algıyı değiştirmek zor.
Kadınla erkeğin eşit olduğunu, buna inanmayanlara anlatmak daha zor.
Bu zihin yapısı içinde şekillenen sistemi değiştirmek zorundayız.
Her büyük değişimde olduğu gibi, bu konuda da adım adım, ısrarla ve yılmadan çalışacağız.
Sesimizi duyuracağız, 7 Haziran’da vekillerimiz bizim sesimiz olacak.
Gelin, geleceğimizi beraber şekillendirelim.
Sorularımızı soralım, fikirlerimizi söyleyelim.
Haklikadınplatformu.org adresine göz atmanızı öneririm.
Paylaş