Paylaş
Bugünkü delirmelerimize “iki ünlü kadının bir televizyon programında birbirleriyle konuşması”ndan başlayalım.
Dinlemesi büyük işkencedir. Yürek daraltır.
Sürekli bir ağırlama, bir sevgi ve saygılı duruş, karşılıklı övgü dizmeler...
Anam babam bile beni bu kadar övmemiştir yemin ediyorum.
Sevgili Sezen, sevgili Soner, sevgili Acun, sevgili Ajda...
Bu “sevgili” sıfatı hangi koşullarda takılıyor, bir insandan “Sevgili Falanca” diye bahsetmek için o insanın nasıl meziyetleri olması gerekiyor, hakikaten merak ediyorum.
Mesela benimle ilgili konuşurken arkamdan “Sevgili Melike” diyorlar mı acaba? Hiç sanmıyorum.
En son ilkokul hatıra defterime yazmış olan arkadaşlarım “Sevgili Melike, bana bu kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim” demiş olmalı.
Birbirinden “sevgili” diye bahsetmeyen ünlülerin de birbirlerini sevmediklerini çıkarmamız gerekiyor sanıyorum.
Ünlüleri bir kenara bırakarak yolumuza devam edelim.
Şimdi kocaları ve çocukları olan herkes üstüne alınmasın ama sürekli kocasını öven ve çocuğunun gün içindeki her hareketini herkese durmaksızın anlatan hanım kızlarımız da pek hoş bir hareket yapmıyor gibiler, ne dersiniz?
Hayır şimdi sen kocanı övünce bende bir artma ya da eksilme oluyor mu? Olmuyor.
Senin kocan çok mükemmel biriyse ben ne yapayım? Bana faydası var mı sen onu söyle.
Yok elbette.
Dinliyorum ama kafamı emme basma tulumba gibi sallıyorum, ayıp olmasın diye.
Çocuk sahibi olunca o insanın hayatındaki en önemli varlığa dönüşüyor.
Bu bilgiye vakıfım fakat “Nasılsın canım” dediğinizde bile “Bizim çocuk da bugün bir kaka yaptı ki sorma” demeyiniz sevgili anneler.
“İyiyim, sen nasılsın?” deyiniz mesela, olmaz mı?
Kıllarından n’aber
Kadınların birbirlerini delirtme halleri bir de en fazla kalabalık ortamlarda oluyor.
Herkes aynı anda konuşmak istiyor, aynı anda konuşunca kimse birbirini anlamadığı için herkes birbirinin sözünü kesmek için uygun zamanı yakalamak için fırsat kolluyor ve söyleyeceği cümleleri düşünmekle meşgul oluyor. Yani aslında kimse kimseyi dinlemiyor, 5 kişilik monolog söz konusu.
Ha, bir de trafikte birbirini delirten kadınlar var ki onları atlamak olmaz. Dikiz aynasından gözlerini değil, alnını ya da ağzını gördüğünüz bu arkadaşlar, hatalı hareketlerinden bile sizi sorumlu tutar, camı açıp duyulabilecek en tiz kadın sesini çıkartarak bağırırlar.
O noktada hiç uzatmadan özür dilemenizi öneririm çünkü dikiz aynasından ağzı görünen tiz sesli kadınla savaşamazsınız.
Buna gücünüz yetmez.
Ah, az kalsın “sürekli yurtdışında olan kadın”ı unutuyordum.
Bir kere adamakıllı muhabbet edememenizin sebebi, “Nasılsın” sorusuna “Yurtdışındayım” yanıtı almanızdır.
Ben de bundan sonra bana “N’aber” diyenlere “Yurtiçindeyim” diye yanıt vermeyi düşünüyorum.
Peki, sürekli kozmetik muhabbeti yapan kadına ne demeli?
Hani “Nasılsın” sorusuna “Yeni bakım yaptırdım” yanıtı aldığınız.
Hani size durmadan epilasyon anlatan.
Be arkadaş, ben sana “cildin nasıl” diye mi sordum. Senin kıllarının sıhhatini mi merak etmişim?
Bazen kadın kadına hayat zor, vallahi çok zor.
Paylaş