Şimdi hani Günel, yengesi Ayşegül Yıldız’ı öpmek için uzandı, yenge elini öptürmek istedi ve bu hareket “Yeni hanımağa benim, benim elimi öpeceksiniz” diye yorumlandı ya.
Bence vakit, kadınların birbirini delirtme hareketlerini konuşma vaktidir. Baştan söyleyeyim, bence bu hareket basit bir “el öptürme” şakasıydı ve yanlış anlaşıldı, zaten Günel’in yüzünden de belli oluyor gayet net ama bu hareketin başka koşullarda başka anlamları da olabiliyor. El öptürme meselesi kadınların birbirini delirtme stratejilerinden de biridir kimi zamanlarda. Küçük yaştaki kadın, arasında çok yaş farkı olmamasına rağmen öpmeye kalkar bazen sırf “sen benim ninem yaşında sayılırsın” demek için. Bazen de büyük olan, karşısındaki insanı küçümsediğini belirtmek için öptürür elini. Her iki durum da hayli rahatsız edicidir. Madem “delirtme yöntemleri”ne başladık, devam edelim. El öptürmeden başka kuvvetli yöntemler var tabii. Mesela bir numaralı delirtme yöntemi, ısrarla yapılan yaş vurgusudur. 30 yaşındaki bir kardeşim, 45 yaşındaki bir kadınla bir araya geldiği zaman ilk sözüne başlarken “tabii siz benden büyüksünüz” deyiverir. 45’lik “çaba”yı anlar, sinirlenir. Fakat öte yandan 30’luğun da hin bir 20’likle karşılaşması ve genç kadının kendi tazeliğine vurgu yapması an meselesidir: “Kırışık kremi ne kullanıyorsunuz? Ben de başlamayı düşünüyorum bir beş yıl sonra filan!”
Serdar geçenlerde
Erkeklerin kadınlarda yaş muhabbeti yapmasına kızıyoruz ama aslında en sert yaş savaşlarını kadınlar aralarında yapıyorlar, bilmem farkında mısınız. Ortamda delirtme maksatlı gündeme getirilecek yaş meselesi yoksa eğer, cephane doludur her zaman. Yaştan “vuramıyorsa” bir kadın bir diğerini, hemen “ünlü tanıma savaşı”na dönüşebilir muhabbet. Nasıl mı? Diyelim ki karşınızdaki insan lafına “Serdar geçenlerde” diye başlıyor. “Serdar geçenlerde”yi duydunuz mu orada duracaksınız. Saygı duruşuna geçeceksiniz. Çünkü karşınızdaki insan, bir ünlü ile yakın arkadaşlık ediyor. Bilin ki, “Serdar geçenlerde” diyorsa orada görünmeyen bir “Ortaç” soyadı var. “Demet” diyorsa bilin ki Demet Akalın’dan bahsediyor. “Los Angeles’ta Kenan’a uğradım” diyorsa iki kere saygı duymalısınız, çünkü ortada hem “Los Angeles’a gidebilen havalı bir insanım” ve “Yetmiyormuş gibi bir de Kenan Doğulu’yu tanıyorum” vurgusu var. Ha, “Murat da gelecek” diyorsa işiniz zor çünkü Dalkılıç mı Boz mu, siz çözeceksiniz. Karşınızdaki insanın asla ağzından Murat’ın soyadı çıkmayacaktır. Çünkü bir ünlüden adı ve soyadıyla bahsetmek demek, onu tanımadığınızı söylemek demek. O yüzden ipuçlarını iyi değerlendirmeli, bahsettiği insan ve ortamlardan hangi Murat’tan bahsettiğini, siz bulmalısınız. Bugünlük bu kadar, yarın kaldığımız yerden delirtmelere devam...