Paylaş
2004 yılında gerçekleşen benzer bir olaydan esinlenerek yazılmış hikaye, bir fast food restoranında geçer. Polis memuru olduğunu söyleyen bir adam, restorana telefon eder ve müdüre, kasiyerin bir müşteriden para çaldığını bildirir. Müdüre, ekipler oraya ulaşmadan, kasiyeri çırçıplak soyması ve parayı nereye sakladığını bulması gerektiğini söyler.
Telefondaki adama koşulsuzca inanan ve daha sonra bu skandalın araştırması esnasında kendini “iyi, sorumlu bir vatandaş” olarak tarif edecek olan müdür Sandra, adamın söylediklerini sorgulama ihtiyacı duymaz.
Sözde polis memu-runun direktiflerini birebir uygulamak durumunda hisseder kendini...
Polis olarak arayan adam, hem samimi hem de inandırıcıdır, otoriter bir memur gibi konuşmaktadır. Önce müdürün kasiyer kızın çantasını aramasını, daha sonra onu soymasını ve çırçıplak biçimde bırakarak aramasını ister.
Bu esnada restoran yoğun saatlerini yaşamaktadır, işinin başına dönmelidir Sandra.
Polis numarası yapan tacizci, onun yerine bakabilecek birilerini bulması ve bulduğu kişilerin erkek olması gerektiğini söylediğinde bile, yine niyetini anlamaz. O, otoriteye koşulsuz itaat eden sorumlu bir vatandaştır çünkü...
Arayan “profesyonel”in maksadı, genç, güzel bir kız olan kasiyer Becky üzerinden çarpık cinsel fantezilerini tatmin etmektir esasında.
Telefondaki adam, otorite figürü rolünü öyle iyi oynamaktadır ki, saatler geçer ve Sandra, şüphelenmek yerine daha çok inanır telefonun ucundaki kişiye. (Şu noktada “Merhaba Ümit Sayın” demek istiyorum.)
Bu defa kızın kıyafetlerini kendisine ulaştırmasını ister. Kasiyer, saatlerce üzerine idareten iliştirdiği bir önlükle, personel odasında hem hırsız muamelesi görmekte hem de çırçıplak bir biçimde “muayene”ye maruz bırakılarak aşağılanmaktadır.
Kasiyer Becky’e bekçilik yapacak erkek bulamadığında, müdür Sandra’dan nişanlısını çağırmasını ister telefondaki tacizci...
Nişanlı gelir ve işinin başına dönmek zorunda olan müdür Sandra, nişanlısını personel odasında kasiyer Becky ile bırakır.
Leş kargaları telefonun ucunda
Bu defa tacizci, bekçilik yapan adama, Becky’nin, ekipler oraya ulaşana kadar geçen süreçte -oysa ekipler asla gelmeyecektir- uygunsuz davrandığını söyleyerek bir ceza vermesini ister. Bu cezanın içeriği ağır dozda cinsellik içermektedir. (Burayı biplemek zorundayım sevgili RTÜK sansürlerine alışmış Habitus okuru.)
Cinsel fantezilerini müdürün nişanlısı aracılığıyla kızın üzerinde gerçekleştiren “polis”, o kadar profesyonel konuşmaktadır ki, adamın bunu BİLE yapmasını sağlamayı başarır. Fakaat...
Müdürün nişanlısından sonra kızın başına müdür tarafından dikilen başka bir restoran çalışanı “bekçi” erkek, meseleye uyanır. Çünkü tacizci, yeni adama da benzer dozda cinsellik içeren “üst arama” talepleri iletmiştir...
Ve nihayet müdür, restoran sahibini aramayı akıl eder ve onun referansıyla aradığını söylemiş “polis” ile esasında hiç konuşmadığını öğrenir.
Tabii olan olmuştur, toplumun güvenliğini sağlamakla yükümlü devlet otoritesi figürünü profesyonelce oynayan tacizci, amacına ulaşmıştır.
İşte, Ümit Sayın’ın başına gelenler, bunun dolandırıcılık versiyonu.
Otoriteye kayıtsız şartsız itaat etmesinin doğru olacağını düşünen bir adamın panik düğmesine nasıl basılacağını bilen bir profesyonelin işi...
Böyle dolandırıcılar insanların neden korktuğunu, otoriteye hangi koşullarda boyun eğeceğini öngörüyor ve sonunda kazanıyor.
Biraz önce anlat-tığım “İtaat” isimli film Amerika’da ilk gösterildiğinde, tahammül edemeyen, “Hadi be oradan!” diye sinema salonunu terk edenler olmuş.
Biz de benzer bir dürtüyle “Bu devirde telefon işletmelerini yiyen kaldı mı, insaf” demeden edemiyoruz. İnsan başına gelmeden anlamıyor ama bu ve benzerleri, yaşanan dolandırıcılık vakaları.
Buyrunuz ilgili örnek: 1992’den 2004’e kadar Amerika’da 70 adet filmdekine benzer olay yaşanmış.
Gelelim bizim sulara... “Polis” aramalarını, Sağlık Bakanlığı’nın obeziteyle mücadele kampanyasını kullanıp insan dolandırmak için arayanları, “bilgi veriyoruz” diye ürün-lerini kakalamak için telefonumuzu çaldıranları düşününce insanın uyurken bile uyanık gezmesi gerekiyor bu memlekette.
Aman diyeyim... Uyanık ol sevgili saf ve temiz hislerle hayatını sürdürmeye çalışan Habitus okuru. Leş kargaları her yerde.
Paylaş