Paylaş
Doğru, evimizin sıcaklığını artıracağını söyleyen mobilyacılar, çocukluğumuzun tadına ve duygusuna, ilk deneyime oynayan, kendini tüketiciye fark ettirmeksizin günlük hayatın bir parçasıymış gibi pazarlayan markalar yanılmıyor.
Oyunlarını, ülkelerin kendilerine has kültürleri ve günlük alışkanlıklara uygun hazırladıkları stratejilere göre oynadıkları zaman, arzuladıkları başarıya ulaşıyorlar...
Tabii markaların her ülkede, her kültürde farklı stratejiler izlemesi icap ediyor. Bir ülkede çok satan ürün, bir başka ülkede farklı pazarlanmadığı takdirde, başarısızlıkla karşılaşabiliyor.
Çünkü tek model, her ülkenin alışkanlıklarını karşılamayabiliyor.
Sebebi basit; bilgisayarlar için işletim sistemleri ne ise kültür de bizim için o.
Beynimizin nasıl işlediği, nasıl düşündüğü, nasıl tepkiler verdiği, içinde yetiştiğimiz kültürle doğrudan alakalı.
Size yabancı gelen bir ürün, günlük alışkanlıklarınızın içine dahil olamıyor. Her ne kadar önünüze sunulsa da, onu yanınızda bulundurmamak için direnç gösteriyorsunuz...
Benzer biçimde, alıştığınız bir ürünü olduğundan farklı kabul edemeyebiliyorsunuz.
Rakıyı düşünün mesela. Burnunuza balık kokusu ve tuzlu mezeler geldiğine eminim. Size “Rakıyı kokteylde, tatlı bir içkide düşün” desem yüzünüzü ekşitebilirsiniz.
Çünkü aklınızdaki “rakı haritası” sayesinde rakının kokteyl içindeki halini düşünmek bir hayli zor olur.
Alışkanlıklarınız, düşünce ve davranışlarınızı yönetir ve peşinen “istemez” diyebilirsiniz...
Yeni Rakı’nın global bir marka olma yolundaki serüveninde “rakı kokteylde olmaz” itirazlarının sebebi tam da bu aslında.
Rakının kimi fanatikler için ifade ettiği tat, asla bir kokteylin içinde görünmez olmuş hali değil... Onlara göre rakı “usulüne göre” içilmeli...
Fakat konu “dünyaya açılmak” olduğunda iş değişiyor. Tatlı içkilerle ziyadesiyle haşır neşir olan Avrupa ve okyanus ötesi pazar için bizdeki sistem çalışmıyor.
Rakıyı kendi alışkanlıklarımıza oynayarak satmaya çalışmaktansa, onu farklı kültürlerin alışkanlıklarına adapte edecek bir formda satmak, en doğru strateji olarak görünüyor.
“Rakıyı biz su ekleyerek içeriz, sen de öyle içeceksin bre ecnebi” demek hiç şüphesiz güzel bir macerayı başlatmadan bitirebilirdi...
Dünyaya açılmanın doğru yolu
İşimiz, Türk tüketicisine rakının farklı hallerini kabul ettirmekten daha kolay aslında... Şimdi Yeni Rakı, doğru bir kanala oynuyor, akıllarında rakıyla ilgili fikri olmayan insanlara bu içkiyi “yeni olanı tanıdık göstererek” satmak üzere yola çıkıyor...
Rakıyı, orijinal halinin yanında, “kokteyllerde kullanılabilecek bir içki” olarak tanımladı ve dünya markası olma yolculuğundaki büyük adımlardan birini geçen
hafta Londra’da attı:
İngiltere’deki reklam, PR ve medya dünyasının Oscar’ları olarak bilinen PRWeek, MediaWeek ve Campaign Big Awards organizasyonunun içki sponsoru olarak.
Tabii bu organizasyonlarda İngiliz medya ve reklam dünyasının tattığı rakı, bizim bildiğimiz “usulüne göre içilen” rakı değildi. Dünya şampiyonu barmen Tolga Germiyanoğlu, kendi bulduğu tam 150 karışım arasından en iyilerini seçerek 10’a indirdiği rakılı kokteyl türleri görücüye çıkardı.
Kavun, elma, üzüm ve sakızlı kokteyller aracılığıyla rakının “Türkiye dışındakilere cazip gelecek” yönünü anlattı: Yani bir kokteyl içkisi olma özelliğini...
Bu atılım, Yeni Rakı için güzel bir başlangıç. Dünyayı “Spirit of İstanbul” sloganıyla yakalayacak, Türkiye dışında çok yeni bir tat olan rakıyı tanıdık forma sokarak insanların günlük hayatına sokacak.
Tanıtımını doğru stratejiyle yaptıktan sonra başarmaması, bir dünya markası olmaması için sebep yok.
Ne diyelim, yolu açık olsun!
Paylaş