Paylaş
Magazinin gücünü sevmedikleri veya “tutmadıkları” insanları karalamak için kullananlar sayesinde ekrandan tanıdığımız çok insan magazinden korkuyor, kaçıyor.
Magazine konu olmak bir kabus onlar için. Çünkü biliyorlar ki farklı gösterilebilirler, olmadıkları bir insan konumuna düşebilirler...
Bunun yanı sıra “program” dediklerimizin de ekranda olma arzusunun iyi ve doğru iş yapmaktan daha baskın olduğu kişilerle yürütülüyor birçok mecrada.
Konuların gerçek bilgiye dayalı magazinle değil, bol “bla bla” ile yürütülmeye çabalanması hiç şüphesiz bozulmaya yol açıyor.
Ekran arkasında da işler yolunda değil. İçerik için vakit harcanmıyor. Haliyle konular incir çekirdeğini doldurmuyor çoğu zaman.
Neden? Televizyonda konu eğlence, magazin olduğunda altyapı ve hazırlık değil, ağzın laf yapma özelliği yeterli görülüyor.
Fakat bugün çok yanlış anladığımız bir konu var: Magazin, okur ve izleyicisine eğlence vaat etse de, haberi yapan için diğer “ciddi” gündem konuları kadar hazırlık süreci ve donanım gerektirir.
Bu tarafı eksik bıraktığımız için ne yazık ki magazin, bazı kesimler tarafından burun kıvırılan bir alan olmaktan kendini kurtaramıyor.
Lisansını sinema televizyon üzerine yapmış, bugüne kadar içeriği sağlam yüzlerce röportaja imzasını atmış bir gazeteci magazin dünyası içinde konumlandırılınca da, fark ekranda açıkça görülüyor.
Pelin Çini TV8’de sabahları Sacit Aslan’la birlikte “Aramızda Kalsın” isimli bir programa başladı.
Televizyon ekranında her gün canlı yayınla evlere misafir olmak kolay bir sorumluluk değil.
Bir programın lokomotifi olacak kadar kıvrak ve akıcı konuşmak, sohbet alevlendiğinde ya da soğuduğunda iklimi ılıman tutabilmek, doğru soruları sorabilmek ancak tecrübeli televizyoncuların altından kalkacağı bir iş. Henüz ilk programı olmasına rağmen 10 yıldır bu işi yapıyor gibi ayakları yere basıyor Pelin’in.
Belki de magazin sohbeti deyince ilk etapta artık “bla bla”dan ötesinin aklımıza gelmesi gereklidir...
İşte bu nedenle Pelin’in attığı adım, “sadece yeni bir program, yeni bir sunucu”dan biraz daha fazlasını söylemektedir...
Başkalarının söyledikleri
“Başkalarının söylediklerinin kendi isteklerimden daha önemli olmadığını anladığım an hayatım değişti” diye başlayarak ilk haftanın heyecanını anlatıyordu dün...
İşin o tarafına gelecek olursam, televizyonda program yapmak, gazetede yazmaktan daha acımasız.
Şimdi Pelin, işlerini onbinlerin, milyonların önünde icra eden müzisyenler, oyuncular, sunucular ve ekran önünde olan herkesin yaşadığı “acımasız yorumlar testi”nden geçecek.
Yoluna devam etmek için can sıkıntısından, laf olsun diye, sırf canı öyle istediği için eleştirenleri artık duymamayı öğrenecek ve kendine daha kalın bir kabuk geliştirecek.
Bu deneyim sayesinde “Başkalarının söylediklerinin kendi isteklerimden daha önemli olmadığını anladığım an hayatım değişti” cümlesini kısa zamanda gerçek manasıyla hayatına taşıyacak ve çok iyi bir televizyoncu olacak.
Bu sadece bir başlangıç. Yolu açık olsun!
Paylaş