Paylaş
Herkes ortam havasına pek bir uyum sağlamış. “Bak, için açılsın” minvalinde bir kalabalık var festivalde, rengarenk. Tabii renkli olmayan bir grup var ki, 15 sene önce de varlardı, herhalde dünyanın sonuna kadar da var olacaklar: “Gotik ahali”.
Bre gotik kız. Saçın siyah, tenin beyaz, 50 derecede üstünden çıkarmadığın siyah tişört-siyah kot, hiç mi fena olmazsın bre gotik kız. Yemin ediyorum bakınca benim içim daralıyor. Hayır yani sen yine gotik ol ama biraz kendini düşün yahu. Ne bileyim, saçını topla mesela, üstüne siyah değil, -tamam beyaz da giyemezsin onu anladık- ama gri tişört filan giy, güneşi çekme yaz sıcağında... Ama yok, o sıcaktan şakkadanak düşüp bayılma pahasına olsa da gotikliğinden ödün vermez.
Annelik görevimi de yapmadan geçmeyeyim: Herkes ama herkes mi sigara içer arkadaş! 20’likler arasındaki sigara meselesi güneş gözlüğü gibi aslında. Sosyal maske yani. Arkadaşını mı bekliyorsun, kazık gibi orada durmak yerine sigara yakıyorsun. Burada sigara yakmak güneş gözlüğü takmak ya da ellerini cebine sokmaktan farklı değil. Bir nevi kendini rahat hissetme yöntemi.
Genç kardeşlerim bunu fark etseler pek memnun olurdum ama işte, ne yaparsınız, sigara hâlâ onlar için havalı bir hadise maalesef.
Güneş gözlüğü demişken, her festivalde olduğu gibi Ray Ban Wayfarer’ı olmayanı kapıdan almıyorlardı adeta. Wayfarer “John Lennon gözlüğü”nden sonra gelmiş geçmiş en popüler gözlük modeli. Bir bakıma “cool”luğun anahtarı.
“Cool”luktan bahsediyoruz madem, “alternatif genç şapkası”ndan da bahsetmemek olmaz. Wayfarer ile beraber müthiş ikili oluştururlar. Bu şapkalar, taytsı kotlar, çıplak üst beden, Wayfarer gözlükler ve dudak arasındaki sigara ile bütünleşir, İngiliz rock kültürünün bağrından kopmuş gibi görünmek isteyen genç kardeşlerimin favorisidir.
Haksızlık etmeyiniz!
Şakalar, gözlemler bir yana; festivalin “organizasyon” kısmına hiç girmedim lakin şunları not düşmem şart:
Rock’n Coke’u dünyanın başka yerlerinde yapılan festivallerle karşılaştırıp kusur bulanları anlamak mümkün değil. “Tam olarak nesini beğenmedin arkadaşım?” desen verecek cevabı yok ama... Maksat eleştirmek olsun.
Beğendiğinde de hemen “taraflı” ilan edilirsin. Valla kimse kusura bakmasın, kimsenin tarafında olmamakla beraber, ben bu festivali beğendim. Niye mi? Öncelikle sıkı bir line-up’a sahipti. Hayır yani öyle bir eleştiriyorlar ki, gören de Travis, Moby, Motörhead, Limp Bizkit, Skunk Anansie, Friendly Fires’ı filan değil, en son 93 yılında hit çıkarmış tırt rock gruplarını izledik sanacak.
İşin müzik kısmına kusur bulunacaksa da eğer, yapılacak eleştiriler, şahsi zevkler doğrultusunda olabilir ancak.
Müziği bir yana bırakalım, “festival koşulları”ndan bahsedelim. “Organizasyon kötüydü” diyenlere şunu söylemek isterim ki, böyle dev organizasyonlarda tek tek şahsi deneyimlere, istisnalara değil, genel olarak manzaraya bakmak lazım. Genel manzara da Rock’n Coke’un sınıfı pekiyi ile geçtiğini gösteriyor. Ha, birtakım meseleler vardı elbette; şöyle ki...
Senelerdir “gölge alan azlığı” konuşulur, bu sene de festivalci gençlik hayatından bezdi. Hani tenis maçlarında kortun üstü kapalı değildir ve tenisçilerin sadece oyun teknikleri değil, sıcak havada güneş altında gösterdikleri performans da önemlidir ya, festival işi de böyleyse eğer, bundan sonra gölgelik alan talebinde bulunmayacağım.
Bir de, duşlar sayıca daha fazla olsaydı mesela... Malum, su, bu mevsimde ihtiyaç listesinin en tepesinde...
Bunun haricinde, İstanbul Lounge sakinlerini ilgilendiren bir bikini krizi yaşandı. Festival alanında bikiniyle gezen ve İstanbul Lounge girişi olan genç kardeşlerim, bikinileriyle bu alana alınmadılar, üstlerini giymeleri söylendi. Fakat ne yazık ki alanda üstlerini çıkarmış birtakım erkekler, güneşin tadını çıkarabiliyordu. Nedenini sorduk, yanıt alamadık...
Tuvaletlerden şikayet edenler ise bunu festivalin kendisinde değil, misafirlerinde aramalı. “Nasılsa sahra tuvaleti, bana ne!” diyerek içeride birtakım Jackass ortamları yaratarak işini görürsen, elbette senden sonrakinin şikayet etmesine sebep olursun arkadaş!
Paylaş