Ev hali (2)

Dün “ev hali” meselesine girmiş, evde süklüm püklüm gezmenin bünyemde yarattığı tahribattan bahsetmiştim.

Haberin Devamı

“Evde süslenip gezecek değiliz ama çok da salmak olmaz, kendi kendine edindiğin alışkanlıklar iki kişilik hayatta çalışmaz” demiş, yakın çevremde mini bir araştırma yaptığımı söylemiştim.
Herkesin rahatına pek düşkün olduğunu sanıyoruz lakin aslında sevgili/koca ile birlikte yaşayan kadınlar “evde güzel görünmek” meselesine gayet takıntılı. Mesela bir arkadaşım asla kocasının yanında gözlükleriyle gezmiyor, illa lens takılacak. Belki bu itinasını kocası fark etmiyor ama o kendini iyi hissedecek yöntemi bulmuş.
Zaten bu “ev hali” konusunda dertlenmemiz, erkeğin bize bakışından ziyade kendimizi aynada nasıl gördüğümüzle ilgili değil mi?
Bir başka arkadaşım gece yatmadan yüzüne sıvı allık sürüyor, sabah dağlar kızı Heidi gibi uyanmak için. Evet, ciddiyim, bildiğiniz, geceden makyaj yapıp yatıyor.
Tabii benim ondan aldığım tavsiyeleri uygulamam olanaksız. Öncelikle, erkeğin “sabah yakışıklı kalkayım, sevgilime çekici görüneyim” gibi dertlerinin olmaması beni hasta ediyor, benim niye olacakmış. Allah Allah?
Neyse erkeklerin ruh haline dalmadan mini araştırmamın sonuçlarına devam edeyim, onu da başka bir gün konuşuruz.
Ayrıca gece hareketsiz yatan insanlardan değilim, bir kere o boyaları sürünsem, hepsi suratımın bir yerinde birikir ve terleyince yanakları haritamsı bir şekilde kırmızılaşan ergen gibi görünürüm.
¡¡¡
Bir diğer arkadaşım gündüz kocasından önce uyanıyor ve derhal tuvalete koşuyor.
Tabii aileyle, arkadaşla, kendi başına filanken nasıl yattığın, nasıl kalktığın pek önemli değil. Arkadaşım anlatıyor: “Ailenle ya da yalnızken maymun gibi uyanırsın, hiç de kötü hissetmezsin kendini, bir yüzünü yıkadın mı tamamdır. Ama sevgilinleyken öyle mi? Ya gözüm çapakla doluysa, ya tükürüğüm akmış ve kurumuşsa, ya yastık yüzüme patates baskı yapmışsa ve ‘Ayı gibi uyudum çok affedersin’ diyor gibi görünüyorsam? Yoook, mümkün değil, önce tuvalet, önnnnce tuvalet.”
Kızacak bunları yazdığıma ama çok güldüm anlattıklarına.
Kadın dediğin evde olsa bile kendini iyi, hoş, alımlı hissetmek istiyor, orası çok net...
¡¡¡
Eh, bu bilgiler ışığında geleceğimi karanlık görüyorum sevgili evde donla gezen Habitus okuru. Görüyorum ki ev halime bir “extreme makeover” gerekiyor.
Gevşemiş eşofmandı, efendim, yüzümün kireçsi beyazıydı... Sonracığıma, kalkınca saman gibi görünen saçlarımdı... Bu saç meselesi de nasıl çözümsüz bir hadisedir. Gece uyurken fark etmeden koza yapan tırtıl gibi yerimde fır döndüğüm için, sen o saç, yastığa sürün... Sonra kabar...
Sabah kalktığımda beni ters çevirip çalı süpürgesi niyetine kullanabilir, evi süpürebilirsin, o derece.
?imdi tüm bu faktörler bir araya gelince tabii -maalesef prenseslerrrr gibi uyuduğu biçimde kalkan da bir insan olmadığım için, hadi seksiliği geçtim, evde biraz olsun düzgün görünmeliyiz” noktasına geldim.
“Uyuduğun gibi kalkma teknikleri” filan varsa, ben onları öğrenmek istiyorum. Bir insan sabaha kadar kendi ekseni etrafında dönüyor ve sabah battaniyeye sımsıkı dolanmış, kımıldayamaz halde, kundaklı bebek gibi uyanıyorsa, bence problem var demektir.
Neyse efendim, dediğim gibi, evde süslenmek ne kadar manasızsa, mahallenin delisi gibi gezmek de doğru değilmiş, bunu öğrenmiş bulundum.
Hatırlar mısınız, bir vakit Can Tanrıyar, Petek Dinçöz’le ilgili olarak “Evde hiç seksi değil, sürekli pofuduk terlikle geziyor” demişti. Vaktiyle onu eleştirmiştim ama sanırım söylediklerimin bir kısmını itina ile yiyeceğim.
Evet yiyeceğim.
Tamam, evde davete gider gibi gezecek değiliz ama gevşek tişört, dizleri greyfurt kadar olmuş gevşek ötesi lekeli eşofman ve 45 numara baba terliğiyle de gezilmiyormuş arkadaş.
Yaşadım, öğrendim, gözlemim budur.

Yazarın Tüm Yazıları