Paylaş
Hani her Türk ailesi evladının nereye gideceğini sorgular ya, dizinin bu konuyu “alaturka” göstermesi sorun olmuş.
Enteresandır, bu davalar bir türlü ekrandaki şiddete, gerçek bozulmaya karşı açılmaz. Konular ekseriyetle tatlı su milliyetçiliğine, kadın bedeniyle kafayı bozmuş çarpık ahlakçılığa ya da statükocu anlayışa aykırı kaçan, yani “işe gelen” konulardan seçilir... Bakınız, uyarmadı demeyin, şu konularla ilgili davaların söz konusu olması an meselesidir:
Büyük şehirlerde, Türk örf ve adetlerine uygun yaşamayan bekar kadınların bulunduğu diziler var. O kadınlar henüz “gözünü açmamış” diğerlerine kötü örnek olmasın?
Mini etekli ve şortlu kızlar görüyorum televizyonda. Ben onların tercihen 7/24 folklor ekibi kostümleriyle gezmelerini tercih ederim ama dinletemiyorum. Bence dava açınız.
Televizyon aracılığıyla yapılan evliliklerle ilgili bir sorununuz yok mu? Bu evlilikler örf ve adetlere son derece uygun mu?
Pardon ama ben de sizin muhakeme becerinizi mahkemeye vermek istiyorum, müsaadeniz olursa.
Trafikte nasıl hayatta kalınır?
Son 10 yılda 45 binden fazla insan ölmüş yollarda.
Sadece bu yılın haziran ayında trafikte ölen insan sayısı 356. Sebebini tahmin etmek zor değil: Ölümlü kazaların çoğu sürücü hatasından kaynaklanıyor.
Ölüme sebebiyet vermeyecek şekilde otomobil kullanmayı bilmiyoruz. Hele ki şoför kadınsa, hayat çok daha zor. Erkeklerin tacizleri başta olmak üzere köşelere sığdıramayacağım kadar çok faktör sayesinde, kadınların kaza yapma riski artıyor.
Bu canavarlaşma halinin psikolojik, sosyolojik boyutu araştırılmadıkça trafiğin iyileşme ihtimali zayıf. Şimdilik ne yazık ki tek çare, trafikte ve araç içinde yapacağımız kimi cambazlıklar. Şöyle;
Öyle çok “kadın kadın” geçmeyeceksiniz direksiyon başına. Saçlarınızı omuzlarınıza dökmeyeceksiniz. Şapka ve güneş gözlüğü şart. Korna çalanlara dönüp bakmayacaksınız. Tacizi konuşarak değil, usta sürüş manevralarıyla atlatacaksınız.
Yaşlı teyzelere ve çocuklara yol vermeyeceksiniz. Arkanızda, yavaşladınız diye sinirlenen bir sürücü mutlaka olacaktır. O canavar, direksiyonu sağa kırıp yanınızdan 90 km/s ile geçerken onları öyle bir ezer ki aklınız durur.
Kritik bir durumda küfür yerseniz üslubunuzu bozmayacaksınız. Camları kapatacak, kapıları kilitleyeceksiniz. Bazı erkekler, trafikte adam öldürecek potansiyel taşıyor.
Yol istemeyin, sinyaliniz olsa bile vermezler. Almaya çalışırsanız çarpışma ihtimaliniz yüzde 80. Bekleyin, bırakın yol boşalsın.
Kurallara uymayan sürücüleri uyarmayacaksınız. Hiçbir sıyırmış şoför “Beni uyardı, yeniden doğdum, artık trafik kurallarına uyacağım” demez. Böyle bir durumda yine küfrü yersiniz. Adam vınlar, siz sinirlendiğinizle kalırsınız.
Arazi araçları kadınlar içindir!
Meğer biz küçük araç iyidir diyerek ne büyük hata yapıyormuşuz!
Geçen hafta bir gün benim ufak otomobili bıraktım, hiç alışık olmadığım büyüklükte bir arazi aracıyla, bir deneme sürüşü yaptım. Her ne kadar alışamasam, kendimi TIR kullanıyormuş gibi hissetsem de, slalomcu erkek şoförlerin, tacizcilerin, arkadan selektör yapa yapa gelen yarışçıların nasıl sindiğini görmeliydiniz.
Bunu keşfeden kadın küçük araba almaz kardeşim!
Artık kimse şehirde arazi aracı kullanan kadınlara kızmasın. Havası-cıvası bir kenara, taciz kalkanı gibi taşıt. Bırakın kullansınlar, haklarıdır. Ve bir başka konu, hibrit olduğu için normal koşullarda gözüm kapalı satın alacağım Prius, Türkiye’de Avrupa fiyatının iki katına satılıyor. Mesele elbette vergiler. Çevre dostu araca vergi indirimi sağlanmamasının makul bir açıklaması varsa, duymak isterim!
Not: Perşembe günü ani rahatsızlığım sonucu yazamadım. Ani vuran ağır bir üşütme hali sebebiyle güç kesintisi diyelim! Atlattım şimdi, gayet iyiyim. Adetim değildir hastalık nedeniyle de olsa yazamamak, lütfen özürlerimi kabul ediniz.
Paylaş