Enerji

Spiritüel konularla pek içli dışlı olduğumu söyleyemem.

Haberin Devamı

Çok güldüğümde birisi “Sus gız, çok ağlarsın sonra” dediğinde hiç çekinmem ağzına terlikle vururum.
Güzel bir bebeği güzel hislerle severken “tü tü tü” yapmam, çünkü içimden geçeni zaten bebeğin hissettiğini bilirim.
Öte yandan, gözleri karanlık bakan biriyle karşılaştığımda hayatı görme biçiminin, gözlerine aksettiğini düşünürüm.
Başıma art arda aksilikler geldiğinde bunu “günün enerjisi”ne bağlamam.
Kendi enerjimin dönüşüp bana geri geldiğini farzederim.
Yıl biterken en “gözümle görmediğime inanmam”cı bünyelerin bile kabul etmesi gereken bir konu var sevgili hayatın fizik kanunlarıyla yürüdüğünü bilen Habitus okuru.
Fizikteki enerjinin tanımını insana çevirecek olursak rahatlıkla “Bir insanın iş yapabilme potansiyeli” diyebiliriz. Aktarılabilir, dönüştürülebilir ama hesaplanamaz bir kavram olduğunu söyleyebiliriz.
Mesela bir konuyla ilgili yazı yazacakken, biriktirdiğim hislerden, düşüncelerden oluşan enerji, bu köşenin çerçevesinin içine sığacak bir makaleye dönüşür. Artık başkalarına pas edilebilen bir hali vardır. Sadece beni değil, okuyan herkesi bir biçimde, iyi ya da kötü etkiler. Kısacası bendeki enerji yayılır, bir başkasının potansiyel enerjisine katılır.
Gün içinde birbirimizle çeşitli biçimlerde kurduğumuz ilişkiler sayesinde dağılan ve dönüşen enerjimizi dağıtma şeklimiz hayatımızı etkiler. Çünkü o enerji, çevrenizde ayna vazifesi gören insanlardan geri döner. Karşındaki, senden gelen enerjiyi alır, kullanır ve sana iade eder.
“Sol yanımdan kalktım” dersiniz, işleriniz aksi gider mesela. “Bugünün enerjisi kötü” dersiniz. Oysa içinizdeki enerjiyi iş yapmak için harcarken çevrenizdekilere hoyrat davranmış, kendi kendinizle dahi kavga içine girmişsinizdir. “Bugün bitsin artık” dersiniz. Kendiyle bile kavga halindeki siz, harcarken hoyrat davrandığınız enerjinizi etrafınızdan mıknatıs gibi geri çekmişsinizdir. O enerjiyi tekrar dönüştürmek, dinlenmek ve yeni bir güne, tazelenmiş olarak başlamak istersiniz...
Başınıza fenalık geldiğinde soğukkanlılığınızı kaybetmediğinizde, canınızın sıkıntısını etrafınıza “çektirerek” dindirmediğinizde, bazen beklenmedik bir biçimde gününüz ışıldar. Etrafınıza, tanımadığınız insanlara güzel baktığınızda, güzel davrandığınızda işlerin su gibi aktığını fark edersiniz.
İşte o zaman, etrafınızdaki insanların iyi hislerini yine bir mıknatıs gibi üstünüze çektiğinizi varsayabilirsiniz.

Haberin Devamı

Yeni yıl listenizde bir madde olsun

Haberin Devamı

Hayata “hepimiz ölücez, başlarım şimdi senin enerjine” penceresinden baktığım günlerde, çevremden geri çektiğim enerji beni boğuyor. Uyumak istiyorum, gün bitsin ve yenisine uyanayım istiyorum... Aksi günlerimde adeta bir Gargamel haletiruhiyesinde yemek yaparken, bir önceki hafta yaptığım lezzetli yemekle aynı biçimde pişirmeme rağmen berbat oluyor.
Bazen de “Hayata bir defa geliyoruz, bu kadar karanlık bakmanın ne alemi var?” diyorum. Çileden bile çıksam karşımdakinin pis enerjisini çekmeyecek akıllı manevralar yapmayı başarabiliyorum.
Öyle günlerde siz deyin bir Ayşecik, ben diyeyim bir Heidi oluveriyorum. Sözlerimin ağzımdan dökülme biçimi insanların yüzünü gülümsetiyor. Yaptığım yemekler tadından yenmiyor... Hayat tüm balçıklı haline rağmen az çok yolunda gidebiliyor...
Diyorum ki... Her yıl aldığınız yeni yıl kararlarının belki hiçbirini gerçekleştiremeyebilirsiniz. Dileklerinizin duyulmadığını düşünebilirsiniz.
Bu sene “yeni yılda yapılacaklar” listenize sadece bir madde ekleyin. “Nasıl davranırsam, nasıl bir adam olursam, iş yaparken içimdeki, beynimdeki enerjimi nasıl iletirsem, bana aynen geri gelecektir” deyin.
2013’te haritanız bu olsun.
Mutlu yıllar!

Yazarın Tüm Yazıları