Eğlenemeyenlere erken emeklilik

Şuna kesinlikle eminim: “Artık gece bir yerlere gidip yorulmaktansa arkadaşlarla sakin bir yemek daha keyifli” ve benzeri söylemlerimiz, ilerleyen yaşımızdan değil, seçeneksizlikten kaynaklanıyor.

Haberin Devamı


Sebeplerimiz açık: Ya gidip hiç ama hiç hazzetmediğin mekanlarda, hiç sevmediğin müziklere maruz kalarak kazık gibi dikilecek, etrafı keseceksin; ya da festival-konserlerde yine kazık gibi dikilip, bir de buna ek olarak birbirine saygı göstermeyen insanlar arasında ezilmeyi kabul edeceksin.
Ezilmek istemiyorsan da “etkinlik ruhu”na aykırı düşecek, sahneyi bir kilometre öteden görme pahasına kendine özel, “nezih” bir yer ayarlayacak, kendini meseleden soyutlayacaksın. “Uzaktan gözlemci” olacaksın.
Yavaş yavaş “eğlenme” kavramından uzaklaşıyoruz. Eğlence dediğimiz, iki elin parmaklarını geçmeyen sayıda mekanlardaki içki tüketimi ve beraberinde gelen rahatlama sonucu “havaya girme/girememe” sınavı.
Bu sınavı vermek istemeyen ve şehirde gerçek eğlence bulamayanlar da “artık arkadaşlarla uzun bir sofra muhabbeti daha keyifli” diyor, elini eteğini gecelerden çekiyor ve vaktinden evvel emekli hayatı yaşamaya başlıyor.
Uzun yürüyüşler, uzun akşam yemekleri, ev toplantıları...
Bilhassa İstanbul... Ne yazık ki ağız tadı kaçmadan eğlence vaat edebilen mekanlar pek az. Çoğu ya içeride tat kaçırır ya da kapılarda sıkıntı yaşatır...
“Kalın enseli/kalın enseli görünümlü adam ve eşrafı”, “İyi muamele etmemesinin pek hayırlı sonuçlar doğurmayacağı işadamı ve eşrafı”, “ünlü sima” veya “sosyal kelebek” olmadıkça sorunsuz bir gece hayatı bilhassa tek başına çıkan erkekler ve kadın grupları için çoğu zaman bir hayal...

13 Ekim’i not edin!

Haberin Devamı

Peki eğlence nedir? Gerçek eğlence, insanın algılarıyla oynayan, onu yavaş yavaş yükselten ve gece noktasında tepe noktasına getiren, 4 duyuya oynamayı beceren mekanda/organizasyonda/etkinlikte... Bizim gecelerde biri varsa diğer 3’ü olmaz. İyi müzik çalan belki bir, belki iki mekan... Onların da devamlılığı söz konusu değil, “denk gelirseniz” şanslısınızdır. Kimi zaman da mekan iyi görünür ama eğer hip hop/rap veya Türkçe pop camiasına kendini vakfetmemişsen keyif almanız olanaksızdır...
İnsan beyninin çalışma biçimi artık dünyanın en büyük gizemi değil. En azından renklere, müziğe, derinliğe, atmosfere nasıl tepkiler verdiği, daha doğrusu “eğlencenin matematiği” bilinirken, bu alanda büyük büyük yatırımlar yapmaya cesaret eden pek olmaz, çünkü cep doldurma kaygısı her zaman önceliklidir.
Hâl böyle olunca, eğlence kültürümüzün evrilmiş olduğuna bir itirazınız yoktur tahmin ediyorum.
“Gerçek eğlence” sularında halihazırdaki durumumuz “tünelin ucundaki ışık” kıvamında olsa da, yeni girişimler ve yatırımlar büyük heyecan yaratıyor. İşte bunlardan en heyecanlısı: 13 Ekim’i not edin, çünkü 2000 yılından beri dünyayı sallayan, eğlencenin matematiğini çoktan çözmüş, dünyanın en iyi dans etkinliği Sensation, İstanbul’a geliyor.
“Hani herkesin beyazlar giydiği” deyince eminim hepinizin aklında bir ışık yanacak.
Detaylar için beklemede kalınız...

Samimiyet kazanır

Haberin Devamı

“Tek şansım Altın Kelebek gecesi... Eğer bu törende açarsam, hiç şüphe yok ki günlerce konuşulacağım” diyenler...
Tanınmayınca, “herhangi bir insan” muamelesi görünce çevresinde terör estirenler...
Birbirini tanımazlıktan gelenler... Mecburen karşı karşıya geldiklerinde “Ah caanıım” kıvırmalarına girenler...
Altın Kelebek gecesi Meryem Uzerli bir kere daha anlatmıştır herhalde... Samimiyet her zaman daha güzel...

Yazarın Tüm Yazıları