Çok sıkıldım!

Bir değil, iki değil, üç değil, her gün 80’ler, 90’lar muhabbeti yapanlardan: Tamam, kabul ediyorum, seviyoruz nostaljiyi.

Haberin Devamı

İnsan arada “ne güzeldi o tek kanallı günler” yapıp eğlenebiliyor fakat her gün de mazi hatırlanıp iç çekilmez ki arkadaş. Ya da ‘Seksenler’ dizisinin yayınlandığı her gün nostalji yaparak iç çekmemiz olanaksız. Diziyi gündemde tutmak için başka konuşturma yöntemleri bulmak gerekiyor galiba.
- Madonna gelmesin kampanyası yapan Nihat Doğan’dan: Nihat Doğan Madonna gelmesin kampanyası yapıyor, biz de sanki Madonna “Aman Allah’ım! Yoksa... Yoksa Nihat Doğan beni istemiyor mu? Kesinlikle gelmiyorum!” diyecekmiş gibi, gündemi işgal etmesine müsaade ediyoruz. Bazen ne hissediyorum biliyor musunuz? Bir haltlar oldu, ne bileyim mesela o kadar çok 80’ler konuştuk ki zaman bile isyan etti bu duruma ve paralel dünyaya savurdu bizi. Paralel dünyada da Nihat Doğan memleketin başına oturmuş. O yüzden dedikleri bu kadar önemli, o yüzden Twitter’da bir tam gün boyunca “Trending Topic” olabiliyor ve bir tam gün üzerine ciddi ciddi muhabbet
dönebiliyor.
Herkes Nihat Doğan’ın kampanyasına bozuluyor, sinirleniyor, bitmez bir laf sokma yarışı, bitmez bir kızgınlık...
- Pampiş ve ciciş’lerin “nor-malleştirmesi”nden: Pampiş’in oryantal dans kılıfı içinde mal beyanında bulunduğu videoyu gördünüz. Artık teşhircilikte geldikleri noktadan bir sonraki adımın meydanlarda soyunmak olduğunu söylemek mümkün.
Ne yaptıkları ortada iken, bu işi, tüm gazeteler ve magazin sitelerinin el ele verip “normalleştirme” halini hem bir yazar, hem de her gün magazin haberleri için bu yayınları açan bir okur olarak kınıyorum.
Teşhirciliğin “basit bir insanlık hali” olmadığını biliyoruz. Bu durumun daha ne kadar “Herhangi bir magazin haberi” gibi gösterilmesini izlemeye mecbur kalacağız?

Haberin Devamı

Kıvanç’ın farkında mısınız?

Evvelki günlerde Azra Akın ile Kıvanç Tatlıtuğ’un, ayrılıklarıyla ilgili olarak yaptıkları “Özelimizle meşgul ettiğimiz için üzgünüz” şeklinde özetleyebileceğim basın açıklamasını anlamsız bulmuştum. Neticede bu kadar çok merak edilen isimlerin, aşk ilişkileri çok merak edilir, çok konuşulur, bu da normal olarak değerlendirilmelidir.
Fakat şöyle bir durum var, bilmem farkında mısınız: “Azra Akın ile ayrılıyorlar, ayrıldılar, ha ayrıldı ayrılacaklar... İşte ayrılık!” haberlerinden Tatlıtuğ’un adeta ne iş yaptığını unuttuk.
Söyleyin, hiç son zamanlarda “Kuzey Güney”i izlediniz mi? Tatlıtuğ’un ne kadar etkili bir oyuncuya dönüştüğünü fark ettiniz mi?
Kendi hayatının içindeki insanlar ve olaylar içinde kaybolan, yanlış anlanan, “tipten kaybeden”, hep haksızlığa uğrayan, gururlu/travmatik/yakışıklı/içli façalı “semt delikanlısı” bu kadar mı gerçekçi mi oynanır?
Ayrılıklarını hakkındaki söylentileri konuştuğumuzun onda biri kadar konuşmuyoruz Kıvanç Tatlıtuğ’un oyunculuğunu. Adam döktürüyor yahu!

 

Yazarın Tüm Yazıları