Paylaş
Bir atmosferi, bir duyguyu anlatırken “kafası” diye anlatıyor artık yeni nesil ve bizim gibi kendini yeni nesil sanan ama 30’una gelmiş birtakım teyzeler.
Hayır yani, bu tanım tamam da, yaşlanınca ya da kendimizi “biraz daha yetişkin” hissedince ne olacak? Yani “bilmem ne kafası” tanımını kullanmayı ne zaman bırakacağız?
Ne bileyim, mesela ben torunum filan olduğu zaman bana “Nasılsınız Melike Hanım teyzeciğim, afiyettesiniz inşallah?” diye soranlara, “n’olsun, evladım, torun kafası” diye cevap vermek istemiyorum. Ama öyle olacak galiba, durum biraz onu gösteriyor.
Bakınız, Kıvanç Tatlıtuğ kardeşim bile hafta sonu Sibel Arna’ya verdiği röportajda “?norkel kafası” diyor.
“Takıyorum şnorkeli, kopuyorum dünyadan” diyor.
Amcanın karısı ile yatak kafası”na ise kesinlikle karşı çıkıyor. Başarılı.
“Yesplisss” diyen tatil yöresi esnafından...
Tatil yöresi esnafının dükkan önü turist tacizi gibisi yoktur. Aslında belki de buna “taciz” demek çok doğru değil, biraz ağır kaçacak, kendi kafalarına göre (esnaf kafası) turistleri dükkanlarına bu şekilde çekeceklerini düşünüyorlar diyelim en iyisi.
Evet, derhal kendilerini uyarmak isterim, öyle bir şey yok esnaf kardeş. “Yespliss” ile dikkat çekemezsin.
Restoranının önünden yürüyen ve yemek yeme niyeti olmadığı çok belli olan turiste “shish kebap, döner, yu kam, vi hev pleys (we have place??) diyerek bir yere varamazsın.
Nescafe reklamları bu “tandans” ile nefis dalga geçmiş bu arada, tebrik ediyorum.
Ve sevgili tatil yöresi esnafı, ne olur cevap ver; “yesplisss” nedir? Allah’ını seviyorsan, “Yes, please” ne demektir söyle. Seninle aynı dili konuşan adama durduk yere “evet, lütfen” dedin mi hiç hayatında sen?
Dedinse de, bunu ne için dedin? Sana ancak bir soru sormuş olması lazım. Mesela “dükkanına girebilir miyim?” ya da “altıma yapacağım, tuvalet var mı burada” filan demiş olması lazım.
Durduk yere “yespliss” deyince turist kardeşimin ne demesini bekliyorsun, gözünü seveyim
cevap ver!?
Çift “kafası”ndan...
Evet, bu konuda da yalan söylemeyeceğim, “çift” olma halinde, kız arkadaşlar dünyasında “satış” meselelerine bir nebze ben de giriyorum. N’apalım canım, oluyor öyle “sevgili kafası”.
Tamam anlıyorum, ben de yapıyorum ama bunun bir dengesi olmalı.
Mesela evlenen arkadaşlarımı tamamen uzayın derinliklerine yollamış gibi hissediyorum. Günün birinde çok evli ve asla eski güzel arkadaşlıklarını hatırlamayan insanlara dönüşeceğiz ya, esas ben ondan korkuyorum.
“Çok yoğunum” insanlarından...
Birtakım insanlar var efendim etrafta. “N’aber” diyorsun, “Çok yoğunum” diyor, saat kaç diyorsun “Çok yoğunum” diyor, “Hadi canım, sonra görüşürüz” diyorsun “Çok yoğunum” diyor...
15 beş dakika sonra bir bakıyorsun Twitter’da “Sahilde günbatımı keyfi...”
Eh, ne diyeyim; sevgiyle selamlıyorum.
“Keyif” kelimesinden...
“Keyif” demişken, kimi sosyal ortamlarda, nerede hangi lezzetlerle damağı kamaşmakta olan, efendime söyleyeyim, bunun da çok enteresan olduğunu düşünen, dolayısıyla beyan etme ihtiyacında olan kimi insanlar olduğunu görüyorum.
Sevgili arkadaşlar, rica ediyorum Gezenzi’ye filan üye olunuz, orada bu yazdıklarınızın büyük değeri var. Ancak Twitter’da “x kafede y keyfi” deyince tweet’lerinizi okuyan dostlarınızda bir kan çekilmesi, bir enseden ürperme, bir saç dikilmesi, bir terlikle çeneye doğru vurma arzusu oluyor tabii.
Hadi, Madonna dese “Anadoluhisarı’nda balık keyfi”, Lady Gaga dese “Köprü trafiği dedikleri kadar varmış”, o zaman azıcık enteresan olacak ama...
Paylaş