Paylaş
Artık ne yazık ki pek çoğumuz fazlasıyla aşinayız: Hayvanlara eziyet videoları, izlemesi zor vahşet videoları, işkence videoları, katliam kayıtları...
“Canlı yayında cinayet” ise yeni teknolojinin insan davranışındaki son tezahürünü gösteriyor. Gizli gizli cinayet işleyip kayıplara karışan profil, yeni teknolojiyle birlikte dönüşüm geçiriyor; teşhircilik, suç alanında da sosyal medyayla birlikte kendine yeni ve tehlikeli alanlar açıyor.
Hep deriz ya, “Eskiden de böyleydi, bu kötülükler vardı ama teknolojinin imkanlarıyla artık daha fazla karşımıza çıkıyor” diye.
Öyle değil aslında. The Cyber Effect kitabının yazarı Dr. Mary Aiken, Time.com için kaleme aldığı makalesinde, “Yeni teknoloji, yeni bir davranış biçimi demektir” diyor.
Peki ne oluyor? “Dijital devrimin hızı öylesine büyük ki, hâlâ gelişmekte olan davranışlarla bir sosyal norm haline dönüşmüş olanların arasındaki farkı söylemek dahi zor.” diyor Dr. Aiken. “Online mecrada insan davranışları, gerçek hayata nazaran abartılı ve hızlı.”
Online mecrada empatinin düştüğünü, duygularla ve diğerlerinin haklarıyla ilgili bir bağ yoksunluğunun ortaya çıktığını söylüyor.
“İnternet zorbalığı yapanlar ve trollerde bunu görüyoruz. Online mecrada anonim olmak, kimlik gizlemek insanı görünmez kılarak güçlendiriyor, bu da tüm bu davranışların benzini haline geliyor. Tüm bunların yol açtığı davranış bozukluğu, yoğun alkol alarak sarhoş olmuş insanların davranışlarıyla eşdeğer...”
Fazla alkolün zararını alkol yokken bile yaşamak mümkün bir başka deyişle!
Sosyal medyanın insanoğlu üzerindeki etkisinin tanımlanabilir ve hesap sorulabilir durumda olması gerekiyor fakat şimdilik hem bu alandaki araştırmalar, hem de halihazırdaki teknoloji geride kalıyor.
Google, Facebook gibi mecralarda internet filtrelemeleri, özellikle videolar için insan eliyle yapılıyor, yani her videoyla ilgilenen bir gerçek insan oluyor. Gerçek insanların çalıştığı filtreleme endüstrisi, bu işi yapanları psikolojik açıdan çökerten bir mekanizma yaratmış haliyle.
Tecavüz, işkence, kafa kesme, çocuk tacizi içeren internet videolarını filtrelemekle görevli insanlarda depresyon, anksiyete gibi post travmatik stres bozukluğu belirtileri görülüyor.
Time.com’a sosyal medya ile ilgili işte bu tatsız gerçekleri anlatan Dr. Aiken, yeni dünyamıza dair önemli noktanın altını çiziyor, o da henüz yaşadığımızla ilgili herhangi bir fikrimizin olmayışı!
Ehliyetimiz yok ama TIR kullanıyoruz!
Dr. Aiken, sadece iletişim kurma şeklimizi değil, düşünme, yaşama ve davranma biçimimizi de değiştiren sosyal medya şirketlerinin hesap sorulabilir bir durumda olması gerektiğini söylüyor. Ve bir “temizlik” hareketi başlatılmasının son derece elzem olduğunu savunuyor. “Eğer bir eylem veya politika toplumda risk yaratıyorsa, bilimsel veriler konusunda da bir ortak görüş yoksa, sosyal medya şirketleri, aracı oldukları yeni iletişim şeklinin toplum için bir risk yaratmadığını ispatlamalıdır” diyor.
Tüm bu veriler ışığında sosyal medyanın serbestçe, herkesin elinde birer oyuncak olduğunu görüyoruz. Pek çok kişi için durum, otomobil kullanmasını bilmeyen birinin TIR kullanmaya çalışması gibi...
Vaziyet böyle iken, başta çocuklar ve yaşı ilerlemiş kullanıcılar olmak üzere herkesin tehlike altında olduğunu söylemek mümkün.
Kişisel hayatınızı sosyal medyada sergileyerek yaşıyorsanız, sık sık yer bildirimlerinde bulunuyorsanız ve çocuklarınızın sosyal medya hesaplarından uzaksanız, tüm bu konuların yarattığı büyük tehlikeyi düşünerek sosyal medyayla olan ilişkinizi bir kez daha sorgulamakta fayda var... Öyleyse, siz de ehliyetiniz olmadan TIR kullanmaya çalışıyorsunuz demektir...
Paylaş