Paylaş
Bazen de başka hayatların içinde kaybolmak istiyor insan, kendininkine “mola” vermek istiyor, bilhassa insanı sürekli geren, üzen, sinirlendiren haberlerle bombardımana uğradığımız bir yerde yaşıyorsak... Biraz insan psikolojisi, biraz metafizik, biraz da bugüne atıf yapan, düşündüren bir yapım...İşte son dönemin en dikkat çeken dizileri...
This is Us
Son dönemin en iyi dizilerinden. İyi hisler uyandıran, tam da bu dönem ihtiyacımız olan duyguları geri çağırıyor.
Aile değerleri, aile bağları, sıcaklık, sevgi, aşk ve yine tekrar ediyorum: Sıcaklık!
Bu dizide entrika yok, kötülük yok, derinlemesine işlenen insan ilişkileri, insani duygular var.
Hikayeyi anlatış şekli bakımından daha iyi kurguya sahip olan bir diziye son yıllarda hiç rastlamadım.
Biraz konusuna girmek istiyorum ancak “sağ gösterip sol vurmalı” dizilerden, sürekli şaşırtıyor, şaşırtarak duygulandırıyor, gözyaşları sel oluyor...
Konusunu anlatıp sürprizlerini bozmak istemem biraz dizinin “hissini” aktarmaya çalışayım...
Hani uzaktan bakıp “kötü insan”, “problemli”, “hasta herhalde”, “kıskanç”, “sürekli yanlış kararlar veren” diye etiketlediklerimiz var ya...
Haklarında, elimizde olan bilgileri birleştirip yargıya vardıklarımız...
O kişilerin hayatlarını geri sarıp ne yaşadıklarını, nasıl büyüdüklerini, hangi koşullarda geliştiklerini, karakterlerini oluşturan tuğlaların nasıl yerleştirildiğini bilmeyiz...
İşte, This is Us, hem bugünde, hem de 70’li ve 80’li yıllarda geçen bir paralel kurgu ile konu ettiği kişilerin karakterlerini, duygularını, hayatlarını eşeliyor. FoxLife’ta cumaları 20.15’te, tekrarları ise cumartesi günleri yayınlanıyor.
The OA
Son yıllarda Hollywood dizileri spiritüel dünya ve “gözümüzle göremediklerimiz” temalı konulara eğilim gösteriyor. Bu, kafamızı kaldıramadığımız telefonlara, mekanikleşen hayatlarımıza, özlenen bir analog dünyaya dönüş olarak yorumlanıyor. Bir orijinal Netflix yapımı olan The OA da özel güçlere sahip gençlerin alışılmadık hikayesini anlatan sürükleyici bir dizi. Tüm sezon bir anda önünüzde olduğu için bölümleri arka arkaya izleyerek “boyut değiştirme hissi” yaşamak gayet mümkün. Ayrıca dizinin fikrinin daha ilk ortaya atılma aşamasından hikayesine, başrolünden yapımcılığına her yerde yaratıcılığını konuşturan Brit Marling ve yönetmen Zal Batmanglij, yaratıcılıklarıyla aradığınız ilhamı bulabileceğiniz iki genç ve başarılı isim. Bu hafta sonu izlemeye başlayın derim...
The Young Pope
Blu TV’nin en çok konuşulan dizisi The Young Pope. Oscar’lı yönetmen Paolo Sorrentino’nun yönetmenlik koltuğunda oturduğu, başrollerde Jude Law ve Diane Keaton’un yer aldığı, hayali bir papa olan Papa 13. Pius’un öyküsünü anlatan, yılın en önemli dizilerinden...
Sadece bu isimler bile meraklanmak için yeterli... Papa olarak Jude Law çıkıyor karşımıza. Tabii bu hayali papa, bugüne kadar gelmiş olan papa’lara pek benzemiyor...
Rahibeler tarafından büyütülmüş, içinde çelişkiler yaşayan, küstah ve kibirli bir profil çiziyor. Sert demeçlerin, liderler etrafında kamplaşmanın yükseldiği bir dönemde böyle bir papa profili çizilmesi, tesadüf olmasa gerek.
Paylaş