Paylaş
Staddan yükselen koca bir uğultu açık camlarınızdan evinizin içine kadar gelir. Stadın çevresindeki tüm semtlerde durum böyledir.
Maç keyfini evde yaşayanlar, sıkı sıkı camlarını kapatır. Çünkü, televizyondaki canlı yayının birkaç saniyelik kaybı, karşılaşmayı evinden takip edenlerin heyecanını bitirir: pozisyon gol mu değil mi, görüntüden iki saniye önce, camdan gelen sesten anlarsınız. O yüzden stad çevresinde –eğer stadın içinde değilseniz- maç izlemek pek keyifli değildir.
Evvelki gün oynanan maçta bu durum yine geçerliydi ama bu defa bir ilk de yaşandı: Her maçta çevre mahallelerin alışık olduğu uğultu, yerini kadın çığlıklarna bıraktı.
Maçın dağıldığı anlar da normalde karşılaşamayacağınız görüntülere sahne oldu: Bu kadar kadını bir arada görmek kendimizi iyi hissettirdi...
Malum, sokakların “hakimi” erkeklerdir ya hani, mesele gece o saatlerde kendi başınıza yürüyecek olsanız endişelenecek taraf erkekler değil, sizsinizdir.
İşte bu defa tam tersiydi.
O kadar kadının arasına dalıp taciz etme cesaretini gösterecek adamlar, lime lime edileceğini bildiği için pek bulaşmadı...
Maçları seyircisiz oynama cezası yerine böyle bir çözüm bulunması kötü bir fikir değildi fakat bunun adına artık “ceza” denmez herhalde. Bu karar, kadınları futbola yakınlaştırmak adına güzel bir gelişme olarak değerlendirilebilir ancak.
Bir de şu “erkeklerin kadın-futbol ilişkisiyle ilgili müstezhi tavırları olmasa hayat daha çekilebilir, maçlar daha zevkle izlenebilir olacak!
Maçta dizi izleyen teyze
Tabii bir yandan da bir noktada erkeklere hak vermemek mümkün değil.
Karikatürlere malzeme olacak görüntüler de yaşandı maçta...
Mesela Twitter’da herkes ayaktayken önündeki ufak ekrandan “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisini izleyen teyzenin fotoğrafı ile karşılaştım.
Teyzem zahmetlere girmiş, stada kadar gelmiş ama herkes ayakta, o oturduğu yerde dizi izliyor! Kim bilir daha neler yaşandı tribünlerde. Her maçta gidip etrafı kolaçan etsek herhalde bir senelik yazı konusu ihtiyacımızı karşılarız...
Eğer olur da bu sistem benimsenirse, statlarda yeni ihtiyaçlar ortaya çıkabilir, ekstra tuvalet gibi.
Zira kadınlar erkekler gibi değil bu konuda, hepsinin maç süresince en az bir defa tuvalete gideceğini hesaplarsak ortaya korkunç bir rakam çıkıyor.
“Kadınlar ve çocuklar” meselesinin bir güzel tarafı da şu: Maç haberi, dünyanın dört bir yanında, New York Times’tan Guardian’a, yerel gazetelerden televizyonlardaki haber bültenlerine, her yerdeydi.
Rengarenk tribün fotoğrafları ve görüntüleri tüm dünya basınında yer aldı, aslına bakarsanız bir bakıma reklam vazifesi de gördü. O yüzden “böyle maça can kurban” diyor, bol futbollu günler diliyorum sevgili takımının renklerine gönül vermiş Habitus okuru.
Paylaş