“Bir tık daha”

Gün geçmiyor ki dilimizde çeşitli yeni tanımlamalarla karşılaşmayalım sevgili bağlaç olan “de”yi ve “ki”yi; soru eki olan “mi”yi ayrı yazan Habitus okuru.

Haberin Devamı

Metre, santimetre, kilometre, kilogram, gram gibi ölçü terimlerine bir yenisi daha eklendi, müjdeler olsun.
Artık “bu çorba çok sulu, biraz daha koyu olmalı, orası çok uzak, yürünmez, bu torba bu ağırlığı taşımaz, saçımı biraz daha kestirmem lazım” gibi cümleler kurarken daha az düşünecek, hiç kendimizi kasmayacak, daha serbest, daha rahat cümleler kurabileceğiz.
“Bu çorba bi’ tık daha koyu olmalı, bu torba bi’ tık daha hafif olsa tamam, yol bi’ tık daha yakın olsaydı yürürdük, saçım bi’ tık daha kısa olsa rahatlayacağım” diyecek, meseleyi kapatacaksınız.
Gördüğünüz gibi samimiyetten uzaklaşmadan, araya teknik terimler katmadan, diyeceğimizi dedik, kendimizi ifade ettik. “Bir tık daha samimi” konuşmayı becerdik.
Peki nereden geldi bu “tık”?
Hiç şüphe götürmüyor ki bilgisayarla ve daha da önemlisi, internetle. Mouse’unuza tıklayarak dünyaları değiştirdiniz. Parmağınızın o minik hareketi bir “kelebek etkisi”ne sebep oldu, kim bilir belki de insanların hayatında -iyi ya da kötü- fark yarattınız...
Alışveriş yaptınız, battınız...
Ters bir anınızda normal koşullarda göndermeyeceğiniz bir mail yazdınız ve “gönder”e bastınız...
Bir tık ile beklenmedik haberlerle karşılaştınız, gününüzün seyri değişti...
Bu minik hareketiniz, hayatınızı yönetti...
Yşte bu “tık”, evrildi ve dilimize yerleşti sevgili kendini rahat ifade eden Habitus okuru.
Bundan sonra duyduğunda hiç garipseme.

Haberin Devamı


“Aaaynen”-“bir tık daha” uyumu

“Bir tık daha”, tüm gücüyle hayatımızın içinde efendim!
Etrafınıza dikkatle kulak kesildiğinizde bu kelimenin birçok yerde kullanıldığına şahit olacaksınız.
Arkadaşınız size “Eteğim iyi oldu mu?” diye sorduğunda “Bir tık daha kısa olsa, tamam” dediğinizi fark edeceksiniz. Eteğinize bakacak, diz kapaklarınızın tam üzerinde olduğunu ve üç parmak kısalması gerektiğini anlayacaksınız.
Daralttığınız yüzük parmağınıza bol geliyorsa kuyumcuya gidip “Bunu bir tık daha daraltalım” derken elinizdeki yüzüğü işaret edeceksiniz. Ne kadar daraltması gerektiğini sanki parmağınızı ölçmüş gibi kavrayacak.
3 kilo verdiniz ama hedefiniz 5 idi. Soranlara “Bir tık daha zayıflasam, tamam” diye cevap vereceksiniz. Karşınızdaki tam olarak 2 kilodan bahsettiğinizi anlayacak.
Biliyorsunuz “onay kelimesi” olarak “evet, katılıyorum” yerine “aaaaaynen öyle” diyoruz.
Karşınızdakinin söylediklerini onaylıyorsanız cümlesinin sonunu bitirmesini beklemeden ağzınızı açıyorsunuz. Son kelimesiyle birlikte konuya “aaaaaynen” diye giriyorsunuz, onaylayacağınızı anlayan karşınızdaki insan daha da heyecanlanıyor, siz de daha şahlanarak “AAAAYNEN” diye devam ediyorsunuz.
Yşte “bir tık” da bunun gibi. Karşılıklı aynı şeyi düşündüğünüz insanla birlikte söylendiğinde etkisi artıyor.
“Bu elbise bir tık daha kısa olsaydı, tamam” diyen arkadaşınıza “AAAYNENAAAAAAAYNEN” diye katılıyorsunuz, samimiyetinize samimiyet katıyorsunuz...


 

Yazarın Tüm Yazıları