Paylaş
Katılımcıların neredeyse yarısı, arkadaş ortamında ve hatta yatak odasında cihazlarını kullanmaya devam edeceklerini belirtmişlerdi hatırlarsanız. Yüzde 17’lik bölüm ise “cep telefonum için sevgilimden/eşimden vazgeçebilirim” gibi enteresan bir yorum getirmişti meseleye.
Gelelim bu yanıtların bize ne söylediğine...
Cep telefonu ve bilgisayara bu kadar bağımlı olmamızın sebeplerinden biri “sosyal kamuflaj” aslında.
Yeni, çeşitli araçlar kullanarak kendimize konfor alanı yaratma halimiz... Bulutlu havalarda güneş gözlüğü takmak, sigara içmek, internette kimliğini gizleyip sağa sola saldırmak, kalabalık bir ortamda ayakta dururken bir cebe ya da elimizde tutacağımız bir kadehe, çantaya ihtiyaç duymak...
“Sosyal kamuflaj” türleri ve sebepleri çeşitli, ama hepsinin ortak bir özelliği var: kendimizi ifade etmemize, iletişim kurmamıza, kendimizi “dış tehdit”lere karşı korumıza, bir kendine güven duvarı inşa etmeye, kısaca karşılaştığımız birçok durumun altından kalkmaya yarıyor...
Örnek mi? Bir restoran düşünelim mesela. Kapısında sigara içmek için bekleşenlerin sadece nikotin krizinden ötürü orada bulunduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Oyalanmak, sosyalleşmek, flört etmek (smirting diyorduk buna hatırlarsanız) gibi etkiler, nikotin krizlerinden önce geliyor.
Bir başka sosyal kamuflaj, güneş gözlüğü. Kış günü yatsı vaktine kadar gözlerinden o gözlüğü çıkarmayanların bazıları için konu aydınlıktan duyulan rahatsızlık değil şüphesiz.
Burada, güneş gözlüğünün kişisel alan yaratan, göz temasını engelleyen, mesafe koyan o “perde” özelliği devreye giriyor. (Bkz: Ünlülerin 7/24 sokakta güneşte gözlükle gezmesi meselesi)
İnternette kimlik gizleyerek hislerini kusmak da konumuz sınırları içinde. “Gel, seni çok izlenen bir kanalın en popüler programında kimliğin açık bir biçimde ağırlayalım ve şu yazdıklarının aynısını söyle” desek nereye kaçacağını şaşıracak adamların “Nasılsa kim olduğum bilinmiyor” rahatlığı, bu sosyal kamuflaj konforundan ileri geliyor.
Günaydın öpücüğü yerine mail teftişi
Gelelim mobil cihaz kullanımına. Yani cep telefonu, bilgisayarlara... Bu cihazlar, adeta bir kafede yalnız oturan insanın çaresiz çıplaklığını örtmek, müthiş bir konfor alanı yaratmak için icat edilmişlerdir... Bilgisayarı ve cep telefonuyla dışarıya “meşgul” hissi yaratmak kolaydır çünkü. Kalabalık bir ortamda tıkanan sohbetin de en güzal çaresi herkesin aynı anda başını eğip Twitter ve Facebook’a bakması değil midir?
Veya rahatsız olduğunuz bir ortamda, elleriniz cep telefonunuza gitmez mi? Sabah uyandığında ilk iş Twitter, mail, Facebook ekseninde kendini kaybetmek de bir nevi “bu benim sınırlarım, ben uyanana kadar kimse yaklaşmasın” mesajı. Eskiden kalkıp sabah mahmurluğuyla beş karış suratla oturmanın eşdeğeri, şimdi kendini “cep telefonuna gömmek” sayılıyor. Bu da “evdeki kamuflaj...” Aslına bakarsanız, bu aletler aslında hayatımıza dair yeni icatlarda bulunmuyor...
Boşlukları dolduruyor, eskiden güneş gözlüğü kullanmak-elleri nereye koyacağını bilemeyip cebe sokmak gibi anahtar kelimelerle belirlenen sosyal kamuflajın günümüz versiyonunda başrole oturuyor...
Paylaş