Paylaş
Önce bekarlık hayatını irdeledik.
Bekar kadınların (bekar erkeklerle karşılaştırıldığında) hayli zor hayatlarından, tamamen yanlış anlaşılmış “namus”tan bahsettik. Gelelim evliliğe...
Evlenince, bir anda “namus sıkıntısı”, bekara ev verilmemesi durumu, kadınların bekar kadınlardan nefret etme halleri, hoooop, tüm dertler ortadan kalkar. Öncelikle, artık kadının bir “koruyan”ı vardır.
Parmaktaki o yüzük, bin kale gücündedir. Bu halkacık ya da tek taşçık, erkeklerin sohbet esnasında kolayca sınırları aşmasını engellerken, diğer kadınlarla iletişimi kolaylaştırır.
Saygınlık kazanmaya çalışmak, sevilmek zor bir iştir ama evlilik dediğimiz kurum bu konuda anında çözüm yaratır. Konuşmalarda hemen etkisini gösterir bu “kadına, sadece evli olduğu için duyulan anlaşılmaz saygı ve sevgi” halleri.
Mesela “erkek arkadaşım” diye başlayan bir cümle kuran bekar kadın, yaşı kemale ermiş olsa da “kızcağız” muamelesi görür.
Fakat aynı cümleyi 20 yaşındaki bir genç kızımız gerdanını hafif kırarak “Eşşşşim” ile başlatırsa, o bir Valide Sultan’dır, ortamda saygı, hürmet rüzgarları esiverir.
Bir ortama eşsiz girmekle eşli girmenin arasında hayli büyük bir fark vardır.
Bekar kadın “tehlikeli” olarak algılanır. Dolayısıyla evli kadınlar, bekar ya da sevgili sahibi “yalnız” kadına pek yanaşmaz.
Bol bol dedikodu malzemesi yapılır bekar kadın, çünkü o, evli kadınlar perspektifinden bakınca, her yola gelebilecek insandır. Her an kocasını ayartabilir, yaydığı “ben bekarım” enerjisiyle ortamda rahatsız edici rüzgarlar estirebilir...
Bu rüzgarların varlığını, evli kadınların -koca göbekli, kadayıf saçlı, dünyalar yakışıklısı, her an bekar kadınlar tarafından çalınma ihtimali olan- kocalarına koala gibi sarılmalarından, “Ay benim kocam öyledir, ay benim kocam böyledir” konuşmalarının başlamasından, “BİZ” vurgusunun artışından anlayabilirsiniz.
“Tehlikesiz bacı” geldi haaanııım!
Aynı ortama evli bir kadının girdiğini varsayalım. Ayaklarının altına bir kırmızı halı serilmediği kalır. Çeşitli ortamlarda “Ah buyurun, buyurun” reveranslarıyla karşılanır. İlk soru “Eşiniz nasıllar?”dır.
Bekarken pek ilgi göstermeyen insanlar bile, evlendikten sonra “Ay canııııım, evlilik nası gidiyoooo?” gibi sorularla sevgi patlamaları yaşar.
Söz konusu kadın, evlenmiş ve “tehlikesiz bacı”lar grubuna dahil edilmiştir çünkü.
“Tehlikeli” kategorisinden “yakın arkadaş olabilecek insanlar” kategorisine transfer olmuştur.
Kimle hangi sebepten ötürü evlenilirse evlenilsin, toplum, “yalnız”ın değil, evlilerin tarafını tutuyor.
Muhafazakâr kesimin evlileri sevdiğini zaten biliyoruz ama muhafazakar olmayan kesim de evlileri seviyor. Kadınlar, teyzeler, amcalar, ev sahipleri, iş arkadaşları, eve sipariş getiren bakkal, kasap...
Herkes evli insanları seviyor ve güvenilir buluyor. Toplumun her kesimininde asla konuşulmayan ama varlığını çok güçlü bir biçimde hissettiren böyle bir durum olunca insanlar nasıl eşlerini birinci mutluluk kaynakları olarak görmesin?
Paylaş