Bedenin dili var, konuşuyor

Üniversiteden yeni mezunsun. Ya da iş arıyorsun, yeni şirketlerle görüşmeye gidiyorsun... Veya kalabalık bir mekandasın...

Haberin Devamı

Elini cebine soksan bir türlü, kadeh tutsan bir türlü, elini nereye koyacağını bilemiyorsun. Toplum içinde duruşunun, bakışının, hareketlerinin insanlara nasıl bir mesaj verdiğini biliyor musun sevgili antisosyal Habitus okuru?
Bilgisayar başında otura otura paslandın, ayağa kalkınca şaşırma. Bugün biraz beden dili konuşalım da, unuttuklarını hatırla...
Sadece “toplum içinde duruş” değil mesele. Doğru iletişim kurmak, kavga etmeden, haykırmadan tartışmak da var işin içinde...
Malum, tartışmadan anladığımız birbirimizin sözünü kesmek... Bir açmazı ortadan kaldırmak, farklı fikirleri buluşturmak için ihtiyacımız olan biraz “gözlem” halbuki. İsterseniz leb demeden leblebiyi anlamak deyin, isterseniz empati... İletişim kurarken “antenleri açmak” şart...
Mesela karşınızdaki kişi ile hararetli bir konuşma halindesiniz... Eğer eliyle ağzını kapatıyorsa, bu, içinde söylemediği birtakım meseleler biriktirdiğinin işaretidir.
Sözleriniz karşısında dudaklarını büzüyorsa, sözleriniz içinde katılmadığı noktalar vardır, ona derhal “Evet seni dinliyorum canım” deyiniz.
Konuştuğunuz kişinin yüzünde müstehzi bir ifade varsa, “He canım, he. Dinli-yorum” mimikleri yapabilir.
Misal, üniversiteden yeni mezun genç, iş öğreneyim diye stajyer olarak bir şirkete girdi diyelim. Şirketin üst düzey yöneticilerinin, o stajyeri çaycı ve getir-götürcü olarak kullandığını varsayalım.
Genç arkadaşımız, arada fikirlerini söyleyecek olursa, patronlarının yüzünde o müstezhi ifadeyi görebilir.
Bence üzülme ve bu sahneyi insan tanıma ve deneyim kazanma yönünde kullan sevgili genç ve hevesli yeni mezun Habitus okuru. Gelecek vaadediyorsun adeta. Büyüdüğünde, çalışanlarına getir götürcü muamelesi yapmayan tatlı bir insana dönüşeceksin, şimdiden tebrik ediyorum.

Haberin Devamı

Çıkar o elleri cebinden!

Gelelim şu “kendini rahat hissetmediğin” ortamlara. Önce o çeneyi, o omuzları bir kaldır, dik dur arkadaşım. Mesela sana “yılın ergeni” ödülü veriliyor diyelim. O sahneye çıktığında başparmaklarını kotunun içine sokma. Kendine güvensiz duruşun şahikası budur çünkü. Zaten o eller mümkünse hiç cebe girmesin. Ha, “kapalıyız arkadaş” ya da kendime aşırı güvenmiyorum” mesajı vermek istiyorsan, o başka.
Birisiyle konuşuyorken masanın altında ayakların 30 km/s hızla sallıyorsan bence dur.
Bakıyorum bilinçaltınla savaşmaktasın, çok şey söylemek isteyip susmaktasın sevgili vücuduyla dışarıya bin bir türlü mesajlar veren Habitus okuru... Bu konuya devam edeceğiz...

Yazarın Tüm Yazıları