Paylaş
- Barış gününde savaş: Bayramın üçüncü günü Kadıköy’ü yakıp yıktı bir grup kendini bilmez. “Barış için” otobüs durakları parçalandı, dükkanların camları kırıldı, ortalık ateşe verildi... “Dünya Barış Günü”nün anlam ve önemi itibariyle tam “yorumsuz” diyeceğimiz türden bir “eylem”e imza atıldı. İnsanlar evine gidemedi, arbede arasında kalanların canı yandı. Kalabalık, ortalığı dağıtıp yok oldu; geride bıraktıkları semt, koca bir savaş alanından farksızdı. Akşam saatlerinde Kadıköy’den geçenlerin, gördükleri karşısında içleri sızladı... “Bu kafayla neyi çözeriz” demekten kendilerini alamadılar...
- Denge bilekliği: Her dönem böyle bir “kitle kandırmacası” çıkar ortaya. Milyonlar da afiyetle yer yalanı-dolanı. Bir ara stres bilezikleri vardı, hatırlarsınız, böyle bilezik olacak şekilde eğilmiş bir çubuk düşünün, uçlarına da birer top iliştirilmiş... Vaktiyle peynir ekmek gibi satmıştı. Şimdi de hologramlı denge bileziklerine para akıtmakla meşgulüz. Valla, ne akıllı iş ya! Ben de bir “denge yüzüğü” tasarlayıp paraya para dememeyi düşünüyorum tez vakit. Şu hayatta çakal olmak lazımmış, ben bunu gördüm arkadaş. Hayır yani bir meselenin bilimsel olarak faydasızlığı kanıtlanmışken bu kadar satılıyorsa, “Herkes alsın, müthiş bir icat” desek ne olacaktı, çok merak ediyorum.
- Trafik cinayetleri: Trafiğin, Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri olduğunu, adeta her tatilde “toplu ölüm vakaları” yaşandığını kabul etmek ve bu işi çözmek için önemli adımlar atmak için ne diye durur devlet, ben çözemedim sen çözebiliyor musun sevgili kelle koltukta yaşayan Habitus okuru? Muhterem devlet büyüklerimize seslenelim madem, bir daha. Biliyorum, kulağa hiç gerçekmiş gibi gelmiyor ama... Ölüyoruz yahu, ölüyoruz!
- Beyoğlu’na balkon: Sokakların masalardan “temizlenmesi” ve işi kuralına göre yapan mekanların da mağdur edilmesi, her şeyden de önemlisi sokak kültürünün yok edilmesinden sonra Beyoğlu Belediyesi’nden yeni bir çözüm geldi: 70 santimlik ferforjeli balkon. Koşul da “şık bir şey” olması.
Bakınız bu “şık bir şey” çok tehlikeli bir cümle. Mesela ben en son düğünümün videosunu çeken firmaya “şık bir şey olsun” dediğimde “Titanic” müziği eşliğinde karelerin uçuştuğu, dağ, bayır görüntüleriyle mikslenmiş “potpuri” tadında akıllara ziyan bir işle karşılaştım...
Ya da “şık bir şey” olsun diye pastanenin zevkine güvenerek gönderdiğim arkadaşımın doğum gününe “kaka anıtı” biçiminde bir pasta geldi... İşte, görüyorsunuz, şık bir şey, insandan insana hayli değişim gösteren bir kavram.
Beyoğlu Belediyesi, böyle bir fikirle geliyorsa, “şıklık” değil, “standart” koşulu getirsin. Fikrin kendisi ne yazık ki kötü, sokak kültürü “balkon” ile geri gelmez ama madem ısrarla uygulanacak, “şıklık”, mekanların inisiyatifine bırakılmamalı.
- Ruslar’a işkence: Rus çiftin rafting esnasında başlarına geleni duydunuz. Alkolden zehirleriz, taciz eder döveriz... Bu işin sonu nereye varacak dersiniz? Pek yakında Rusya, vatandaşlarına “Türkiye’ye gitmeyin” çağrısı yaparsa şaşmam.
Paylaş