Paylaş
Diyorlar ki, “Yapılan konut projelerine niçin geçici olarak yerleştirilmiyor depremzedeler?”
Bu iki soruyu “3. dünya ülkesi vatandaşı vicdanı” konusundan girerek yanıtlamaya başlayalım isterseniz...
Bu tip vicdan, pek enteresandır. -Mesela- bir felaket yaşandığında, ortalık kaynarken sessiz kalamaz, derhal kendi içinde seferber olur. Yardım toplar, tüm kaynaklarını; Twitter ve Facebook gibi sosyal medya ağlarını sadece bunun için kullanır.
Sonra biraz zaman geçer, olanların, kendi hayatı üzerindeki vicdani etkisi hafifler.
Kendini parçalayan adam, artık yaşananları, “bizim kendi derdimiz”den, “bir başkasının başına gelen tatsızlıklar” kategorisine dahil eder.
Deprem, afet, hepsi bayatlayıverir bir anda. 20 gün önce vicdanın alev alev yanar, etrafındaki herkese birlik, beraberlik ve “yardım için nasıl hareket etmek gereklidir” konuşmaları yaparken, bir ayı geçmeden gece gezmelerine, tatlı muhabbetlerine, “Bebek’te kahve keyfi”ne çoktan geri dönmüşsündür.
Acı haberleri okur, “Ay canııım” dersin, eğlencene geri dönersin. Eh, haliyle yardımların akıbetini sormazsın. Sen gerekli yardımı yapmış, görevini yerine getirmişsindir çünkü. Normal hayatına geri dönmen için bir engel kalmamıştır.
İkinci soruya gelelim... “Van’da yaşayan ve evlerinden olan vatandaşların barınma ihtiyacı niçin çözülmüyor?” sorusunu sorup, özel girişimlerin konut projelerini çözüm olarak sunanlar, şu gerçeği gözden kaçırıyor:
Tek endişesi bir malın mübadele değeri olan ve insanlar açlıktan ölürken, onlara deva olabilecek yiyeceği “üretim fazlası” olarak değerlendirip yok edebilen bir sistem, Van’da ihtiyaç sahiplerini konut projelerine -şimdilik- bedelsiz olarak yerleştirir mi sizce?
İşte, böyle zamanlarda, “kâr” amacı güden ve insan refahını “imkanı olanlara” otomatik olarak sunan bir dünyada yaşadığımızı hatırlayıveriyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin aslında bir lüks olduğunu, bu hakları da ancak güçlü, varlıklı, eli her yere uzananların elde edebildiğini görüyoruz...
Nasıl bir dünyada yaşadığımızı, en iyi böyle günlerde anlıyoruz...
Yardım değil temel haklarını teslim etmek!
Şöyle bir konu da var: Van’da olan duruma “yardım” demek yanlış. Artık temel haklar “lüks” olsa da, bu hakları onların elinden alanlar geri vermek için pek cömert davranmasa da, insanların yaşama hakkını, temel ihtiyaçlarını onlara geri vermenin adı yardım olmaz.
Yazıyoruz, konuşuyoruz ama bazen öyle boşuna geliyor ki, anlatamam.
Şimdi tek arzumuz, soğuktan daha fazla büyük kayıplar yaşamadan, koşullar itibariyle daha fazla insanlık hakkı çiğnemeden şu işi yoluna koymak. Ne yapacağız?
Yardımların nerede olduğunu soracağız. Yöneticilerimize, depremzedeleri derhal devlete ait sosyal tesislere yönlendirmesi için baskı yapacağız. Her şeyden de önemlisi, ortalık alevliyken coşup, biraz vakit geçince olanları “başkasının derdi” görmeyi bırakacağız!
Paylaş