Paylaş
Mesela restorandan çıkmış ve arabasına binmiş bir oyuncu... Kendisine uzatılan mikrofona asla konuşmuyor, kamera yokmuş gibi davranıyor. Biz de, izleyen taraf olarak genellikle “Vay be, demek bu da havalanmış” yorumu yapıveriyoruz.
Zaten programın “dış ses”i de bunu onaylıyor: “Umursamaz davranışlarıyla dikkat çeken ünlü oyuncu...”
Fakat bizim görmediğimiz ve hadisenin odağı olan taraf şu: Bir anda nereden geldiğini anlamadığınız ve gözünüzü kör eden bir kamera ışığı önünüzü kesiyor. Adamın biri bas bas bağırarak “Evet, sevgiliniz nerede, ayrı mısınız?” gibi, yirmi yıllık ahbabınızın bile dan dun soramayacağı soruları yanıtlamak mecburiyetinde bırakıyor sizi.
Kendinizi onların yerine koyun; böyle bir durumu kabul eder miydiniz?
Veya bir başka sahne düşünelim: Kendisine söylenen bir söze sinirlenmiş, muhabirin üzerine yürüyen bir adam.
Siz, yine izleyici olarak “Vay be, adama bak, ayıp ayıp” diyorsunuz rahatlıkla çünkü görünürde birinin üzerine durduk yere saldıran bir “ünlü” var ortada. Öncesini görmediniz, bilmiyorsunuz.
Tabii burada yine gözden kaçan bir detay var: “Üzerine yürüme”den bir dakika önce, ünlü olan şahsın sinirlenmesi için bilhassa son derece kışkırtıcı laflar söyleniyor.
Bunu yapanın amacı belli: Çarpıcı bir haber çıksın ortaya, “kameralarımıza saldırdı” deme imkanı olsun, mesele günlerce konuşulsun, o da yarattığı balonla başarıya koşsun...
Peki zorla, muhatabını kışkırtarak yapılan haber, haberden sayılır mı? Günlerce kendinizden söz ettirmeyi başardığınızda, bu gerçek başarı diye adlandırılır mı?
Gerçek olanla “kışkırtma haberi”ni ayırmak...
Önünüze bir magazin haberi geldiğinde, bu haberin “Tanınmış isimleri özellikle öfkelendirip, sonra da bunu haber olarak sunma” anlayışından da çıkmış olabileceğini düşünün.
Size şöyle anlatayım, evvelki günlerden birinde, bu anlayışı benimsemiş ve kışkırtmalarıyla ünlü bir magazin muhabiri, onunla durup konuşmayan sanatçının arkasından “senin de bir yerin kalktı” diye bağırıyor.
Neden? Çünkü böyle bir kışkırtmaya kimsenin sessiz kalamayacağına emin...
Böylece “üzerimize saldırdı” haberi yapacak, ortalığı birbirine katacak.
Allah aşkına söyleyin, bir adamın üzerine saldırmak, adamın kendini koruma anını da “bize saldırdı terbiyesiz” diye haber yapmak hangi ahlak anlayışına sığar?
Öyle bir hale geldi ki durum, magazin programlarını izlerken ne zaman kameralara konuşmayan veya muhabire sinirlenen bir ünlü görsem, “kim bilir nasıl kışkırttılar?” demekten kendimi alamıyorum artık.
İşin fenası, sadece söz konusu olan tanınmış şahısları hiç olmadıkları gibi göstermekle kalmıyor, iyi magazin muhabirlerinin de adını karalıyor bu arkadaşlar.
Bu kadarı biraz fazla değil mi?
Paylaş