Ant içiyorum

Sebebi “insan ihmali” olan; Türkiye’nin depremle birlikte insan eliyle yapılma en büyük faciası olarak tarihe kazınan katliama “fıtrat” diyen bir lider.

Haberin Devamı

* Fikrini beyan edene, acının hesabını sorana ağız dolusu küfürle karşılık veren ve kendini her nasılsa “inançlı”, “dini bütün” olarak değerlendiren bir kitle.
* Gün geçtikçe birbirinden fersah fersah ayrılan, birlikte yaşamaya tahammül edemeyen bir halk... Üstelik bu “ayrım”dan siyasi çıkar sağlayan bir devlet yönetimi.
* 6-7 Eylül olaylarını bile “devede kulak” bırakma potansiyeli taşıyan bir anlayış.
* Göz kırpmadan, bir lokma vicdanları sızlamadan yalana sığınmalarına rağmen dini vecibelerini yerine getirdikleri için gönlü rahat, vicdanı temiz siyasetçiler.
* “Kendinden” saymadıklarına “defolun bu ülkeden” demeye cüret edecek kadar ayarsız insan müsveddeleri...
* 300’den fazla insanın can verdiği yerde görevini yapmak üzere bulunan bakanla ilgili olarak “İki gün aynı gömleği giydi, Kriz Merkezi olarak adlandırılan binadaki tuvaleti kullandı” cümleleriyle haber yapan, yapabilen gazeteciler.
Size söyleyeceklerim var.
****
Hayatımda bu kadar öfkelendiğimi, bu kadar içimin bulandığını, bu kadar kalbimin sızladığını hiç hatırlamıyorum. Önce bir kenara bunu yazın.
İnsanlara “Gidelim buralardan, umut yok artık” dedirttiniz, tebrik ederim.
Cehalet ve kinle beslenen bir anlayışın topluma dalga dalga yayıldığını görenler, insanlığa dair ne varsa bir bir yok oluşunu kahrolarak izleyenler, “Artık vakit, gitme vaktidir” dediler.
Kör karanlığa teslim olmuş cennet memleketin cehenneme dönüştüğünü; artık geri dönüş olmadığını düşündüler.
Belki hep demişlerdi, “gidelim buralardan” diye ama bu defa...
Bu defa hakikaten bu toprakları terk etmek istediler.
Kaçmak değil bunun adı biliyorum, çaresizlik belki...
Kimisi için “Çocuğumun geleceği”...
Kimisi için “Medeni koşullarda yaşama önceliği”...
Hepsi anlaşılabilir...
****
Aman hemen sevinmeyin.
Bir sürü insana “Gideceğim buralardan” dedirttiniz ama doğduğumuz, bizi biz yapan topraklara daha çok sahiplenmemize sebep oldunuz.
Ben hiçbir yere gitmiyorum kardeşim.
Kimse bir yere gitmiyor. Buradayız ve medeniyetin, cumhuriyetin, demokrasinin, insan haklarının, eşitliğin başında nöbet bekleyeceğiz.
****
Beni bu ülkede mülteci gibi hissettirenlerin utandıklarını, utanç içinde kıvrandıklarını, telaş içinde apar topar kaçtıklarını görmek hakkım; tam da bu yüzden buraya kazık çaktım.
Bu kadar acının bir karşılığı elbette var.
Bu büyüklükteki şeytanlığın bir cezası elbette var.
Bakın, bugün sahip olduğumuz imkanlar 50-60 sene önce imkan bulamadığımız bir “ışık” oldu bize. İnternet, sosyal medya, tüm bu imkanlar, cahil cühelanın vaziyetini, insana tapınanların kör halini gösterdi.
Bunların hakaret ve küfürleri, bırakın ülkenin dört bir yanını, hayatta olmayan aydınlara bile gitti, insanlığın vardığı kör karanlık noktayı gösterdi. Hepsini duyduk, hepsini okuduk.
Artık “insan” dediğimiz varlığın varabileceği dipteki noktanın yerini biliyoruz.
İşte ben bu yüzden bir yere gitmiyorum.
****
“Aynen siyasetçilerin koltuklarına yapıştığı gibi yapışıyorum ülkeme. Gitmiyorum arkadaşım.
Bizleri kendi evimizde yabancı gibi hissettiren, insanı insan olmaktan utandıranların kaçışlarını görene kadar inadına çalışacağım.
İnadına yazacağım.

Yazarın Tüm Yazıları