Paylaş
Bugün dedim ki, şöyle bir geri döneyim de, ben 13 yaşındayken çocuk aklımla yetişkinlik hayatına dair neler düşünüyordum, ne hayaller kuruyordum, ne yapıyordum, bir hatırlayayım.
Zorladım, zorladım, hatırlayamadım.
Hatırladığım tek şey neydi biliyor musunuz?
Yetişkin olmaya dair bir fikrim olmadığı...
13 iken, yetişkin bir genç kız olmaya epey vakit vardı.
Yetişkinlerin dünyası çoook, çok uzaktı.
Okula gidiyor, ders çalışıyor, sokağa ancak annemle çıkabiliyor, eve gelip radyo dinliyor, biraz televizyon izliyor, Milliyet Kardeş okuyor ve balığımı besliyordum. Çocuk hayatı yaşıyordum.
Ama 17 yaşında çocuk değildim. Üniversiteye hazırlanıyordum.
Şimdi geriye dönüp baktığımda 17 yaşımı “çocukluk yıllarım” diye anlatmıyorum mesela. Ergenlik, genç kızlık yıllarım bile diyemem hatta.
Olsa olsa “genç kızlıktan yetişkinliğe doğru yürüdüğün senelerden biri” diyebilirim.
Aklım başımdaydı, hayatı az çok bugünkü gibi görmeye başlayabilmiştim.
Çocuk gibi görünmüyor, çocuk gibi düşünmüyordum...
* * *
“Gelişim haritası” az çok benzer birbirimize.
İnsanız çünkü, bir aksilik yoksa benzer değişimler gözleriz aklımız ve bedenimizde.
Hep deriz ya “kızlar oğlanlardan daha çabuk gelişir” diye...
Anlaşılan birileri bu cümleyi epey yanlış anlamış.
Baksanıza, 13 yaşındaki çocuğa genç kız, 17 yaşındaki koca adama çocuk diyorlar!
Yardımın böylesi makbul
Geçen hafta yaptıkları deprem yardımlarını pr malzemesi olarak kullananlardan bahsetmiştim hatırlarsanız.
Bas bas bağırılarak yapılan yardımlar dışında, sessiz sedasız Van’a giden, yardım, destek götüren, bağış yapan büyük markalar var.
Hepsine ayrı ayrı teşekkür edelim buradan. Yardımlarını pr malzemesi için kullanmadıkları, “dostlar yardımda görsün” diye düşünmedikleri için hepsinin teker teker alınlarından öpelim.
Bunun yanı sıra bireysel yardımlarını esirgemeyen ve yine bunu hoparlörle duyurmayan vatandaşlarımız da var. Onları da es geçmeyelim.
Ve Twitter’da, “Neredesin x, hani yardımların, tüüüü, reziiil!” diye bağırmadan önce bir düşünelim... Belki o x markası, yardımlarını gözümüze sokan 20 markanın toplamı kadar destek göndermiştir Van’a.
Bizim bunu bilmiyor ve görmüyor olmamız, o yardımların yapılmadığı anlamına gelmiyor.
Şunu da eklemem şart: “Ünlü biriyim ve oraya gitmezsem beni eleştirecekler” diye Van’a gitmek, bana ihtiyacı olanların hakkını yemek gibi geliyor. Van’a bunun için gidecekseniz eğer, kendinize harcayacağınız uçak bileti parası, konaklama masrafı, yeme-içme bedeli ile bir depremzedenin daha iyi koşullarda yaşamasını sağlayabilirsiniz.
Böylesi daha iyi değil mi?
Paylaş