Gaipten değil…

Sizin de olmuştur böyle zamanlarınız. Yalnızlığın ruhunuzu kaşıdığı, kanattığı… İçinizi hüzünle acıttığı…

Haberin Devamı

Ne anlatılmazdır bilirim.

 

Anlatılmayan, anlaşılmayan ve insanı karmakarışık yapan…

 

İçinizi alaboraya çeviren…

 

Deviren…

 

Hatta bazen dibe vuran…

 

Bildiğiniz ya da bilmediğiniz bir nedenden dolayı;

 

Mutsuzluğun üzerinize yapıştığı…

 

İçinizdeki duyguların kapıştığı…

 

Gel – git lerinizin çatıştığı…

Haberin Devamı

 

Ruhunuzun kalbinizle atıştığı…

 

Yalnızlığın ruhunuzu acıttığı…

 

Hatta bazen ağlattığı…

 

Oysa çok şey değildir istediğiniz.

 

Bir kişi olsun, sizin için diğerlerinden farklı.

 

Farklı derken…

 

Sizi dinlesin, anlasın ve sevsin, sevgisiyle mutlu etsin yeter.

 

Oynamasın, em sizinle hem duygularınızla.

 

Ä°nsan olsun.

 

Adam olsun.

 

Hani öyle değerli hediyelerle gönül kapınızı çalmasına lüzum yok. (Ha arada olacak tabii incelikler, o ayrı.)

 

Hele hele kahramanlıklar yapmasına filan hiç gerek yok.

 

Tam tersi…

 

OlabildiÄŸi kadar doÄŸal olsun.

 

Haberin Devamı

Kendi olsun.

 

Abartmadan, aklamadan paklamadan, süslemeden püslemeden kendini ortaya koysun.

 

OlduÄŸu gibi yani.

 

Ama samimiyetiyle, ilgisiyle, gerçek sevgisiyle…

 

Yanınızda olsun.

 

En mutlu anlarınızda, en zor zamanlarınızda…

 

O anlarda bir nedenden dolayı bazen yanınızda olamasa bile, ruhuyla ruhunuzda olduğunu hissettirsin.

 

Sevgisini de...

 

Nasıl?

 

Dedim ya, öyle büyük ve gösterişli şeyler yapmasına gerek yok.

 

İçten, candan olsun…

 

Neler yapsın mesela?

 

Yaşadıklarını, yapmak istediklerini anlatsın.

 

Hedeflerini, hayallerini…

 

İçindeki coşkuları, mutlulukları…

 

Kederlerini, hüzünlerini…

 

Düşüncelerini…

 

Sevdiği şarkıları, etkilendiği kitapları paylaşsın.

 

Kısacası onu o yapan her şeyini…

Haberin Devamı

 

Başarılarını, başarısızlıklarını…

 

Kendini üzen şeyleri, onu yıpratan olayları…

 

Neleri sevdiğini…

 

Nelere uçtuğunu…

 

Nelere coştuğunu…

 

İçindeki çocuğu…

 

Güneşli bir günde ‘Güneş var bugün, ne güzel’ demek için arasın mesela.

 

Ya da sebepsiz, sesinizi duymak için…

 

Sürpriz yapıp gelsin, ummadığınız bir anda.

 

‘Şu şarkıyı bir dinler misin’ demek için arasın ya da.

 

Sarılıversin sıkıca. Kucaklarken sizi, sarılırken omzunuza aynı anda ruhunuza da…

 

İçten bir öpücük kondursun yanağınıza.

 

Gelip ‘Hadeeeeee, yemeğe’ desin mesela.

 

Yok, öyle şık ya da pahalı bir restauranta götürmesine gerek yok.

 

İnin sahile, orda bir balık – ekmek…

 

Mideniz açlığını yok ederken, gözünüz görsel şölene doyarken, ruhunuz da mutluluğa…

Haberin Devamı

 

Küçük ama aslında çok büyük mutluluklara…

 

İşte böyle paylaşımlar hangi kelimelerle anlatılır?

 

Hangi şık restauranttaki yemeğe ya da hangi trilyonerliğe değer?

 

Bu tür küçük mutluluklardır aslında insana büyük zenginlikler katan.

 

Bunları yapacak, yaşatacak biridir işte, beklenen…

 

Yolları gözlenen…

 

Özlenen…

 

Ha, peki böyle biri yoksa hayatınızda.

 

Olsa iyi ama ya yoksa?

 

O zaman dilinizde ‘Benim hâlâ umudum var’ şarkısı, yüzünüzde bir gülümseme ve kalbinizde sevgi ile…

 

Ben de öyle yapıyorum bu aralar.

 

Evet, yalnızım.

 

Beni anlayan biri yok yanımda.

 

İşte geçenlerde bunun için hüzünlenirken…

 

N’olduysa oldu.

 

Veee…

 

İçime mutluluk doldu.

 

Bir anda.

 

Sebepsiz…

Haberin Devamı

 

Ben de anlamadım ilk başta.

 

Hatta ‘Deli miyim ne’ dedim kendime.

 

Ama yok, merak etmeyin, delirmedim daha.

 

Peki neydi o sebepsiz, bir anda gelip kalbime konan mutluluk kuÅŸu?

 

Sabah olmak üzereyken ‘Evet yalnızım ama…’ diye kendimle konuşmaya başlayıp…

 

Şu an aşık olduğum şehirdeyim.

 

İstanbul’da.

 

Ve çok sevdiğim işimi yapıyorum.

 

Gazetecilik – yazarlık…

 

Yazarak, nefes aldığım…

 

Ki Adana’dan İstanbul’a ve mesleğimde bu konuma gelmek için verdiğim zorlu, çok zorlu mücadeleleri düşününce…

 

İşte o an, şemsiyesiz kaldığım mutluluk yağmurları yağıyor ruhuma, sabahın erken saatlerinde çiy düşerken yapraklara.

 

Ve şunlar da geliyor aklıma.

 

Görüyorum.

 

Duyuyorum.

 

Düşünüyorum.

 

Dokunuyorum.

 

Yürüyorum.

 

Tadıyorum.

 

Hissediyorum.

 

KonuÅŸuyorum.

 

KoÅŸuyorum.

 

CoÅŸuyorum.

 

Nefes alıyorum.

 

Gözlerinizi kapatıp bunları yapamadığınızı düşünsenize bir an.

 

Bunu düşünmek bile, insanı nasıl da…

 

Evet, ÅŸimdi soruyorum, ÅŸu an kimler mutlu?

 

***

 

Sözüm şimdi de yalnızlara;

 

Bırakın yalnız olalım şimdilik.

 

Nasıl olsa biri gelecektir.

 

Harbiden sevecek…

 

Bizi anlayacak…

 

Sevgisiyle mutlu edecek…

 

Kalbimizden öpecek…

 

Sadece kollarıyla değil ruhuyla da sarılacak…

 

Kahkahalar attıracak…

 

Sürprizlerle anı ve ortamı renklendirecek…

 

Yapacağı inceliklerle ruhumuzu büyütecek…

 

Kuytularımıza ulaşacak…

 

Duygularımıza dokunacak…

 

Yaşama anlam katacak…

 

Şarkılar söyletecek…

 

Paylaşımları özel kılacak…

 

Tutkuyla bakacak…

 

Aşkı yaşatacak…

 

Biri.

 

Gelecek.

 

Gaipten değil…

 

Kalpten biri!

 

 

                                           ÂMELÄ°KE BÄ°RGÖLGE                                                                                  

 

Yazarın Tüm Yazıları