ESKİ KÖYE YENİ TOPRAK!
Gözlerinizi açıyorsunuz. Ne başınızda çalar saat ötüyor zır zır. Beş dakika daha uyumak için hışımla saatin tepesindeki zile bastırıp susturmuyorsunuz. Ne kornalar çalıyor dat dat. O sesleri duymamak için yastığınızın altınıza saklamıyorsunuz başınızı. Dünya nerde, ben nerdeyim diye düşünüp, anlamaya çalışırken başlıyor her şey.
Sonra…
Sessizliğin ve sakinliğin fonunda günışığıyla buluşuyor gözleriniz.
Pencereden, ağaçların canlılık dokusunu – umut kokusunu, denizin iyot kokusunu getiriyor rüzgar, burnunuza, dalga dalga.
Huzurla, mutlulukla kalkıyorsunuz yatağınızdan.
Terasınıza çıkıyorsunuz.
Sadece doğayla uyanmıyor, doğaya da uyanıyorsunuz aynı zamanda.
Bir yanınızda nar ağaçları diğer yanınızda limon…
Dalında domates, biber…
Doğayla buluşuyor ruhunuz.
Mavi ve yeşille kucaklaşıyorsunuz, e ‘doğa’l olarak.
İster kahvaltı yapıyor, ister bahçeden organik domates, biberlerinizi topluyorsunuz.
Kahvaltı ve akşam yemekleri, anne yemeği diye bilinen, ev yemeklerinin tadında…
Bahçede tavuklar, horozlar, köpekler, kazlar…
Havuza ve denize girmek için bir koşu…
Yeşilin ortasında…
Doğanın kucağında…
Ver elini dinlenmece…
İster pufa ister hamağa yayılarak kitabınızı – gazetelerinizi okuyorsunuz.
Sohbetler ediyorsunuz.
Sporsuz olur mu?
Yürüyüşler, koşular, sahilde egzersizler…
İsterseniz kişiye özel fitness aktiviteleri…
Kanalda motorla gezinti…
Akşam da mehtap ışığında, yapılan etkinliklere, tiyatrolara, aktivitelere katılıyorsunuz.
Ya da yapmak istediğiniz başka her ne varsa…
Ruhunuzu, kalbinizi, başınızı usuldan okşayan doğanın kucağında…
Tüm bu yaşananlardan sonra uykuya nasıl dalacağınızı tahmin edersiniz artık.
Rahat, huzurlu, mutlu…
Çok uzak bir hayal gibi, değil mi?
Değil!
‘Böyle bir yer var mıdır acaba’ diye soranlara müjdeyi verelim o halde.
Var.
Eski köy…
Eski köye yeni adet geliyor.
Dalyan’a beş dakika…
Havaalanına yirmi kilometre uzaklıkta.
İsterseniz kahvaltınızı yapıp Dalyan’a iniyor, akşam dönüyorsunuz.
İster bu eşsiz köyde, bu sessiz cennette huzuru, mutluluğu yaşıyorsunuz.
‘Eski Köy’de.
Peki, bu ‘Eski Köy’ü canlandıran kim derseniz…
Onu çok iyi tanıyorsunuz.
90’lı - 2000’li yılların başlarındaki diziler ve filmlerdeki oyunculuğuyla, milyonların hayran olduğu…
Yönetmenlik üzerine lisansını yapan…
Televizyonlarda ve radyolarda programlar yapan…
Ekranda tiyatro yaparak ‘Sahne Klasikleri’yle bir ilke imza atan…
Oyunculuk ve yaptığı programlarla yetiniyor mu dersiniz?
Cık!
Reklam seslendirmelerinden de tanıdığımız…
Özel gecelerde sunuculuk da…
O ki; hep farklı, her zaman formda.
Kendini tekrarlamadan, yaptığı farklı işlerle adından söz ettiren…
İki yıl önce, içinde insana, doğaya, hayata dair her şeyin yer aldığı www.herseytv.tr yi kurarak milyonlarca kişiye ulaşan…
Yaptıkları bu kadar sanıyorsanız…
Yanılıyorsunuz.
Dağ, bayır dolaşıyor.
Denizler aşıyor.
Yollar katediyor.
Dalıyor.
Tırmanıyor.
Uçuyor.
Onun hızına yetişilmiyor.
Bir bakıyorsunuz okyanusun ortasında bir adada…
Bir bakıyorsunuz bir dağın zirvesinde…
Bir bakıyorsunuz denizin dibinde…
Ya da vahşi hayvanların arasında…
Çünkü onu doğa çağırıyor.
Onun ruhu hep doğaya dönük…
‘Doğanın kucağındayken, hayat sana güzel yüzünü gösteriyor’ diyor.
Adı bile doğadan…
Toprak…
Toprak Sergen.
Toprak, şimdi, Dalyan’da, milyonlarca insan için onbir ayın sultanı olan tatil aylarını iyi ve keyifli bir şekilde geçirmek isteyenleri, bu cennet köşesine bekliyor.
Hayata doğayı katarak…
Eski köye yeni toprak atarak!
***
http://www.hersey.tv.tr/index.php/eski-koye-yeni-adet-anasayfa
