EKSİK BİR ŞEY!

Arka koltukta unutulmuş bir ruh olmaktan çıkıp, hayat yolculuğundaki durakta beklemek yerine, şu an en doğal halimle, hatta terliklerimle, bir koşu gidiversem, olsa da bir sevilen.

Haberin Devamı

Vakit gece yarısını 3 saat geçmiş…

Tam da köşe yazımı bitirmiş, yapacağım yeni röportaj için sorular hazırlamak üzere araştırmaya geçmeden beş dakika mola verdiğimde…

O an çalan, eskilerden ama eskimeyen bir şarkı beni önce içine çekti, eşlik ettirdi.

Ve sonra da…

Delik deşik…

Şöyle ki;

Eskilerden ama eskimeyen o şarkıyı, hani dost sohbetlerinde, fasıl masalarında birbirinin gözlerine bakarak söyler ya, sevgililer, sevenler. O an, bu ve benzeri şarkılara, dost sohbetlerinde ya da fasıl masalarında sevdiğimin gözlerine bakarak ya da sarılarak eşlik etmeyişimin üzerinden çok uzun zaman geçmiş olduğunu fark ettim.

Sahi…

Çok ama çok uzun zaman olmuştu.

Gözlerine bakarak ya da sarılarak şarkı söyleyeceğim sevilen nerdeydi?

Nerdeydi o ruh eşi denilen kişi?

Haberin Devamı

Hangi perdenin altına gizlenmişti?

Ne zaman, nerde karşılaşılacaktı, tamamlanmak - tamamlamak için ruhu ve kalbi?

Seni anlayacak, tamamlayacak olan kişiyi bulmazsan olmuyor mu peki?

Yaşanmıyor mu hayat?

Oluyor tabii.

Yaşanıyor.

Ama yavan…

Tatsız…

Katıksız…

Anlamsız…

Eksik…

*

İşin varsa…

Karnın doyuyorsa…

Sağlığın yerindeyse…

Durabiliyorsan ayaklarının üzerinde…

Muhtaç değilsen kimseye…

Aklın başındaysa…

Ailen hayattaysa…

Arkadaşların – dostların yanındaysa…

Daha ne istiyorsun di mi?

Nefes aldığına şükret, hayatı zikret.

Mutlu ol, sus işte.

Ama yok.

İstiyorsun.

Sıkıntılarını, mutluluklarını paylaşacak…

Konuşacak…

AN’ları yaşayacak…

Hayatın size hediye ettiği o AN’ların renkli fiyonklarını birlikte açabilecek…

Yaşamı gülümsemelerle kucaklayabilecek…

İncelikleri fark edebilecek…

Güzellikleri görebilecek…

Aynı zamanda sizin onda, onun sizde herkesin gördüğü özelliklerden başkasını, görünmeyeni de görerek kalbine örebilecek…

Bu, ince ve incelikler düşünmesi, gülümsemesi - kahkahası olur, konuşması, sevgisi veya varlığıyla bile ruhunuza dokunuşu olur ya da başka bir şey…

Bunun gizi sizde ve onda kalabilecek…

O, aradığında veya siz onu aradığınızda ya da görüştüğünde tüm sıkıntıları ve dünyayı unutturacak…

‘Mutluluk, iki kişinin birlikte zamanı unutmasıdır’ dediğim tanımımı doğrularcasına zamanı birlikte unutacak…

Ve seni tamamlayacak birini…

Haberin Devamı

Hani bir sürü şey, çözülmez sorunlar üst üste geldiğinde, sevilenin sesini duyduğunda ya da bir araya geldiğinde, yüzünün paralelinde gülümser ya, insanın kalbi.

Daha bir iyi, daha bir güçlü hisseder ya kendini.

Ha, neden bu hislere kapılırız o ayrı.

Çünkü o anlarda sorunlar çözülmüyor ya da azalmıyor.

Ama bizde ‘O yanımdayken dünyayla baş ederim’ düşüncesi artıyor.

Dedim ya, anlamak zor.

Ama anlamak zor olsa da, kalp bu, arıyor.

Ortak paydada buluşacağı, AN’ları yaşayacağı ruh eşini.

Bazısı buluyor, bazısı bulamıyor.

*

Gözlerim sık dalıyor bu aralar.

Gökyüzü bazen ciğerlerime doluyor.

Hani nasıl anlatsam…

Öyle bir duygu ki…

Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor.

Haberin Devamı

Şarabım, müziğim, çayım, kitabım tamam da…

Bir durum ve hal var ki…

Anlatılmıyor.

Bir şey eksik…

Ve yarım...

Mesela şu an…

Öyle bi şey olsa ki…

Arka koltukta unutulmuş bir ruh olmaktan çıkıp,

Hayat yolculuğundaki durakta beklemek yerine,

Şu an en doğal halimle, hatta terliklerimle,

Bir koşu gidiversem, olsa da bir sevilen.

Sohbetler etsek…

Şarkılar söylesek…

Mumlar yaksak…

AN’ları tatsak…

Martıları saysak…

Denizin pırıltılarına sonra da mehtaba dalsak…

Küçük şeylerin ve değerlerin farkına vararak mutluluğu yakalasak ve yaşasak...

Eşlik ederken çalan şarkıya, bu düşüncelere dalmışken…

Almanya’dan Figen’in (Figoooo) telefonuyla kendime geliyorum.

Daha doğrusu önce kendime geliyorum, sonra da gidiyorum kendimden, şaşkınlıkla.

Neden derseniz…

Haberin Devamı

Figen ‘Bir şarkı var dinlemeni istediğim. Yolladım sana maille. Fulya Kozbey söylüyor, çok genç bir yetenek, güzel bir ses, şarkıyı bir dinle’ diyor.

Biraz sohbet edip, telefonu kapattıktan sonra…

Şarkıyı açıyor ve dinliyorum.

Ve o an kalakalıyorum.

Figen’in, tam da o anda, o anki düşüncelerimi, ruh halimi anlamışçasına (sanki konuşmuşuz da yollamış gibi) bilmeden bu şarkıyı yollaması…

Gecenin bir yarsında kulağımda hayat bulan ve gönlüme dokunan bu şarkı…

Ayaklandırıyor kalbimdeki duygular denen halkı.

Lisedeyken, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda keman eğitimi alan, üniversiteden de Müzik Teorisi Bölümü'nden mezun olan, kendi bestelerinden oluşan bir albüm yapmayı çok isteyen, keman dersleri veren, pırıl pırıl sesli ve yetenekli, yirmibeş yaşındaki Fulya’nın hoş yorumunu, sözü ve müziği Nadir Göktürk imzalı bu şarkıyı dinlediğimde, gidiyorum kendimden.

Nereye?

Sanırım…

İçimde bir yerlere…

Duygulara mı, kuytulara mı...

Bilmem.

Orhan Veli’nin de;

‘Bir yer var biliyorum.

Anlatamıyorum!’ dediği gibi…

Haberin Devamı

Evet, aslında ben de biliyorum.

Bir yer değil de…

Bir şey var.

Eksik bir şey!

Fulya Kozbey - Eksik Bir Şey yazıp, internetten dinleyebileceğiniz şarkının sözleri:

EKSİK BİR ŞEY

Eksik bir şey mi var hayatımda
Gözlerim neden sık sık dalıyor
Eksik bir şey mi var hayatımda
Gökyüzü bazen ciğerime doluyor

Öyle bir şey ki bu, kolay anlatamam
Atsan atılmaz, satsan satamam
Eksik bir şey mi var, anlayamam
Bak çayım sigaram, her şeyim tamam

Kalksam duraktan dolmuş gibi
Arka koltukta unutulmuş gibi
Terliklerimle, gelsem sana
Sonunda aşkı bulmuş gibi!

Solist: Fulya Kozbey

Söz – Müzik: Nadir Göktürk

Yazarın Tüm Yazıları