Paylaş
Ardından ünlü İngiliz florist-yazar Judith Blacklock’un düzenlediği New Covent Garden pazar gezisine katıldım, büyülendim. Son olarak Jane Packer’in okulunda tam bir günü çiçek tasarımı yaparak geçirdim, ve tabi ki yine büyülendim. Binlerce renk ve binlerce kokunun büyüsünü tarif edebilmem imkansız, ama tabi ki soru yağmuruna tuttum.
Geçen hafta Temmuz güneşi Londra’ya pek yüz vermedi. Çok da iyi yaptı. Yağmurun hemen ardından ünlü şehir parklarının aldığı yeşil rengi görmeye değerdi. Ama bununla yetinmedim. Emsalsiz İngiliz bahçelerinin ve buketlerinin sebebi olan çiçeklerin peşine düştüm; şehrin farklı noktalarında onlarla buluşma fırsatını yakaladım. Buluşunca da hem onları hem de onlara hayat verenleri soru yağmuruna tuttum.
Hampton Court Palace Çiçek Şovu
Trenle yarım saat mesafede, Thames Nehri kenarındaki Hampton Court Palace, İngiltere Kraliyeti’nin en güzel eserlerinden biri. Evlilikleriyle ünlü kral 8. Henry’nin sarayı olarak biliniyor. 800 yıllık bu eşsiz sarayın bahçesinde düzenlenen Çiçek Şovu, ülkenin bahçe bakımı, çiçek tasarımı, dış mekan mobilyaları ve peyzaj alanındaki en ünlü yaratıcılarını bir araya getiriyor. Bu seneki gösteri de adeta bir çiçek defilesiydi. “Güller diyarı” isimli alanda, eski ve yeni yüzlerce gül türü insana nereye bakacağını şaşırtıyordu. Hiç şüphesiz içlerinde en havalısı, 2012’nin gülü seçilen koyu yeşil yapraklı yakut kırmızısı özel bir güldü: “Moment in Time”. Güzel isim!
Çağdaş tasarımcılar, Keats, Wordsworth, Byron gibi efsanevi İngiliz şairleri için birer bahçe yaratmışlardı. Favorim, Shelley’in doğa ve düşünce gücünü anlatan bir şiirinden esinlenerek tasarlanan “Mont Blanc” şelale bahçesi oldu.
“Picturesque” alanında bu kez ünlü ressamların tablolarından ilham alan çiçek düzenlemeleri vardı. Monet, Hockney, Mondrian ve Kandinsky’nin fırça darbeleri, orkideler, kalalar, şebboylar ve süsenlerle yeniden hayat bulmuştu. Carl Beardsell imzalı “Gece Bahçesi”nde ise, bitkiler ekolojik LED aydınlatmalarla ışıklandırılarak birer teatral forma dönüştürülmüştü.
“Yenilebilir bahçe” düzenlemesi, 2000 m2’lik bir alanda pek çok farklı bitki, kök, tohum, meyve, yaprak ve çiçeğin yetiştirilme ve yemeklerde kullanılmasıyla ilgili ipuçları verdi.
Şov süresince pek çok ödül de verildi; ziyaretçilerin seçtiği birinci ise, Anoushka Feiler tarafından mor fener çiçekleri, yeşil bitkiler, tavan saksıları ve aynalarla tasarlanan “Excuse me while I kiss the sky” isimli küçük bahçe konsepti oldu.
New Covent Garden Pazarı
Burası, İngiltere’nin en eski ve en büyük meyve, sebze ve çiçek pazarı. 15 kişilik çiçek pazarı turu ekibini sabah saat 8.00’de buluşturan Judith Blacklock ise, bu alanda 11 bestseller kitabı olan çok ünlü bir İngiliz florist. Kendi çiçek tasarımı okulu ve çiçekçisi var, bütün dünyada kurslar veriyor ve danışmanlık yapıyor. Ayrıca (Prenses Diana’nın da ikamet ettiği) Kensington Sarayı’nın daimi çiçek düzenleyicisi. Kurslarına katılmak isteyenlere öncelikle bu fantastik pazarın çiçekçilerini birlikte gezmeyi öneriyor. Gezerken bize hem pek çok hikaye anlattı, hem de pazarın en karakteristik simalarıyla tanıştırdı. İşte ondan öğrendiklerim:
Doğadaki her formun ve rengin tadını çıkarmayı bilin, çiçeklerin de mümkün olduğunca orijinal hallerine sadık kalın.
Basit ama şaşırtıcı kombinasyonlar yapmayı deneyin. İlaveler yerine azaltmalar yapın ki, seçtiğiniz çiçeğin güzelliği gölgelenmesin.
Yapacağınız düzenlemede en önemli ipucu, dengeyi korumaktır - özellikle renk ve yükseklik dengesini.
Çiçeklerin terapik etkisini güçlü renklerle artırabilirsiniz. Kırmızı, turuncu, fuşya ve bordo çiçekleri aynı bukette kullanırsanız, manyetik bir etki yaratırsınız.
Çiçekçinize çiçek yollamanıza neden olan olayı değil, yaratmak istediğiniz etkiyi tarif etmeye çalışırsanız daha iyi sonuç alırsınız.
Julia Clements ve Shirley Mockton, çiçek tasarımıyla ilgilenenlerin ilham alabileceği en önemli iki isim.
Jane Packer Çiçek Tasarımı Okulu
Bugün Londra, New York, Tokyo ve Seul’da mağazaları ve çiçekçilik okulları olan Jane Packer, bu işe 1982 yılında başlamış. Dört yıl sonra York Düşesi’nin gelin buketini tasarlamış. Packer, çiçek tasarımını sanat olarak görüyor ve tıpkı Blacklock gibi onları doğada oldukları gibi kullanmayı seviyor. Bize verdiği kurs sırasında onun çiçeklerle olan ilişkisine hayran kaldım: “Çiçek buketleri moda ve dekorasyon kadar heyecan verici, ancak çok daha ulaşılabilir tasarımlardır. Her üç alanda da ortak trendler oluyor; örneğin bu sene boncuklar moda. Sıradışı formlara sahip yıldız çiçekleri ve alium’lar hem kumaşlarda, hem buketlerde sık kullanıldı. Ancak ne moda olursa olsun, en çok satılan çiçek hala güller. Kendi bahçemde gülün yanı sıra gelincik, yasemin ve şakayık yetiştiriyorum. Çiçek düzenlemesinde ise tercihim monokrom, sofistike tasarımlar. Yeni egzotik çiçekler keşfetmeye bayılıyorum.”
Paylaş