Canım çok pis dedikodu yapmak istiyor sevgili okur. Ancak olayı bir şekilde anne çocuk noktasında incelemem lazım.
Şöyle diyelim o halde; ben de birisinin çocuğuyum. Bir zamanlar ben de bebektim. Büyüdüm, genç kız oldum ve Sarhan’la evlenmeye karar verdik. Nasıl bir kayınvalide modeli ile karşı karşıya olduğum, daha beni istemeye geldikleri akşamdan belliydi zaten. Kardeşim insan kız istemeye giderken iki buçuk saat geç kalır mı? Babam: Nerede kaldılar? Annem: Gelirler herhalde şimdi. Ben: Çok ilginç! Babam: Uyandılar olaya görüyor musun? Caydılar bunu almaktan. Ben biliyodum başımıza kalacağını. Annem: Sana kırk kere demiyor muyum Tekin, şöyle şeyler deme şu kıza diye. Ciddiye alacak, bunalıma falan girecek. Ben: Yok, ben hiç üstüme alınmıyorum. Akşam yedide gelecekleri eve dokuz buçukta geldiklerinde babam o kadar paniklemişti ki, neredeyse kapıyı açar açmaz “verdim gitti” dedi. Söz kesilecek. Hep beraber yemek yenilecek yere gittik, inan sevgili okur, erkek tarafından bir Allahın kulu yok yahu! Babam: Buyur! Nerde millet? Annem: Gelirler herhalde şimdi. Ben: Gerçekten çok ilginç. Babam: Ben biliyodum başıma geleceği. Bu kız, bacak kadar boyu, pabuç kadar diliyle kaldı başımıza işte! Aradan onbir yıl geçti sevgili okur. O zamanların yeni gelini bendeniz anne oldum. Çok şey değişti ama kayınvalide değişmedi. Akşam bize gelecekler, diyorum ki “geç kalmayın Atahan erken yatıyor”. Yok ama ben öyle dememişim. Saat 21:00, babannemiz ve dedemiz ortada yok. Sarhan: Saat dokuz oldu gelmediler hala. Ben: Çok ilginç! Sarhan: Sen hala nasıl ilginç buluyorsun bu durumu Mehtap. Sen daha ilginçsin inan! Ben: Yok, kesinlikle senin annen daha ilginç, hakkını yemeyelim. Ben bir inat kokusu sezinliyorum sevgili okur. Bir şekilde direnerek, gecikerek, ayağını sürüyerek benim üzerimde caydırıcı olabileceğini düşünen bir kayınvalide modeliyle karşı karşıyayım. Her geldiğinde de aynı şey “ay çok trafik vardı”. “Yahu on bir senedir bu memleketin bütün trafikleri sizin arabayı mı buluyor? Millet nasıl her yere en fazla on beş dakika rötarla yetişiyor da siz her seferinde kafadan iki saat geç kalıyorsunuz? Kimi kandırıyorsunuz? ” demez mi insan? Demiyorum sevgili okur! Demem! Büyüklerime hürmet ederim. Siz de aynını yapın?