Paylaş
- Çocukluğunuzun mutfağından ne hatırlıyorsunuz?
- Sebze yiyen bir çocuk değildim ama yumurta, protein, et türü şeyleri çok seviyordum. Zaten Sırbistan mutfağında et çok var, sürekli et yemekleri, tencere yemekleri... Şu anda da bu tür yemekleri çok seviyorum. Çocukken nasıl alışıyorsun büyüyünce de öyle oluyor.
- Annenizin mutfağından neler hatırlıyorsunuz?
- Dolma, kuru fasulye ve tencere yemeklerini çok güzel yapıyordu. Ama babaannemin yemekleri daha lezzetliydi. Bir hayvan kesilince her tarafı değerlendiriliyordu. Sosis, kavurma, pastırma, pirzola, her şeyi kendi yapıyordu. İnanılmaz başarılıydı yemek konusunda. Yaz tatilinde babaanneme gittiğimde en az iki-üç kilo alıyordum. Şimdi 85 yaşında, hâlâ yanına gittiğimde onun yemekleriyle kilo alıyorum.
- Mızmız mı yoksa iştahlı bir çocuk muydunuz?
- Her zaman iştahlı bir çocuktum, sadece yemek değil hiçbir konuda mızmızlık yapmazdım. Asker çocuğuydum, evde mızmızlığa yer yoktu zaten.
- Babanızın mutfakla arası nasıldı, mutfağa girer miydi?
- Mutfağı seviyordu, kuru fasulye gibi tencere yemeklerini çok güzel yapıyordu. Ona asker kuru fasulyesi diyorduk, içine bol et ve yeşil biber de koyardı.
- Siz ilk ne zaman mutfağa girdiniz ve ne pişirdiniz?
- 5-6 yaşımda annemle mutfağa girdim, 7 yaşımda kendime kahvaltı hazırlıyordum. Kebap pişiriyordum, yumurta yapıyordum, kuru fasulye, tencere yemeklerini öğreniyordum. Yemek yaparken hakikaten stresimi atıyorum. İlk bilinçli yemeğim tavuklu çorbaydı. Tabii yaş ilerledikçe her şeyi öğrendim. Aslında yemek yapmak bir zevk. Sadece yemek yapmak değil, mutfaktaki hazırlıktan, sofradaki tabağın, bardağın duruşundan, görünüşünden mumuna kadar her şeyle ilgilenirim. Sofradaki dekorasyonu da çok seviyorum. Yemek zevkli bir kültür ve yemeğe dair her şey çok güzel olmalı.
- Yemeğe böyle düşkün olup formunuzu nasıl koruyorsunuz?
- Kilo alınca diyet yapıyorum. Ama kilo vermek için kesinlikle ‘“spor, spor, spor!” diyorum. Günde iki saat spor yapıyorum. Vücudumu çok iyi tanıyorum, bir gram alsam hemen fark ediyorum. Hamileliğim sırasında 25 kilo aldım, çok ama çok yiyordum. Sonra spora başladım ve altı ay içinde 25 kiloyu verdim. Annelere de tavsiyem, çocuklarına çok süt vermeleri. Emzirirken 500-550 kalori yakıyorsunuz.
- Türk yemekleriyle aranız nasıl?
- Sırbistan ve Türk mutfağı birbirine çok yakın ama bizde zeytinyağlı yok. Ben de zeytinyağlı yemekleri çok seviyorum. Türkiye’nin tatlıları çok güzel ama tatlı sevmiyorum, çikolata bile yemiyorum.
- Bir günlük beslenme programınızı anlatır mısınız?
- Sabahları kalkınca önce spor yapıyorum. Ağır spor yaptığım için midem bulanıyor, ağırlık çalıştığım zaman protein yiyorum, omlet mesela. Öğle yemeklerinde çorba çok seviyorum, yanında bir parça ızgara et yiyorum. Izgarada lezzet etin içinde kalıyor. Akşamları bol bol balık bazen de et yiyorum. Et konusunda tercihim çok az pişmiş bonfile, yani kanlı olacak, vampir gibiyim. Yılan, timsah, hatta böceğe kadar her şeyi yiyebilirim, hayır diyebileceğim bir yemek yok. Diyelim ki açlıktan öleceğim, ortada böcek varsa onu da yiyebilirim.
- Ağır spor dediniz, ne yapıyorsunuz?
- Kilo vermek için en önemlisi kardiyo. Koşmak, bisiklete binmek, tenis oynamak, yani kalp atışını hızlandırmak lazım. En güzeli de kick boks. Altı sene bu sporu yaptım. Bana yan bakacak erkekler dikkat etsin.
MUTFAKTAKİ ERKEK TERCİHİMDİR
- Aşkla yemek arasında ne gibi bir ilişki var?
- Âşık olunca çok kilo veriyorum. Bence aralarında çok büyük bir bağlantı var. Âşık olunca iştahım kesiliyor.
- İyi yemek yapan insanlardan etkilenir misiniz?
- Tabii ki, zaten bu bir zevk, sanat. Yanımda böyle bir sanatla uğraşan birinin olması çok güzel. İyi yemek yapan kim olursa olsun ona hayran kalırım, hatta onu kıskanırım. Erkek mutfağa giriyorsa, o zevkli, sanat seven biri demektir. Sadece futbol izleyen erkekler yerine mutfaktaki erkek tercihim. Hele bir de güzel yemek yapıyorsa çok güzel bir şey olur.
- Kimlerle yemek yemekten zevk alıyorsunuz?
- Arkadaşlarımla, dostlarımla. Oğlum Ateş’le de haftada bir gün yemek yemeye gidiyoruz. O da benim gibi et ve balık seviyor, sebze yemiyor, ben de çorbasının içine blendırdan geçirdiğim sebzeleri koyuyorum.
- Alışverişe gider misiniz, meyve-sebze seçer misiniz?
- Tabii ki. Pazara gitmeyi çok seviyorum, sebze, meyve seçmeyi çok seviyorum. Pazarlarda değişik elbiseler, aksesuvarlar bulup alıyorum, kesiyorum, bir şeyler yapıyorum. Sık sık Bebek ve Levent pazarına gidiyorum, haftada bir de organik pazara.
KOCAM GECELERİ YATAKTAN KALKIP YEMEK YERDİ, KAPIYI KİLİTLEYİP ANAHTARI SAKLARDIM
- Gece kalkıp buzdolabından bir şey tırtıklıyor musunuz?
- Hiçbir zaman! Hayatta böyle bir şey yapmadım. Kocam sürekli yiyordu, gecede üç-dört kez dolaptan bir şeyler alıyordu. Onun için mutfağın kapısını kilitleyip anahtarı sakladım. Akşam yemeğinden sonra yemek işi biter. 30 yaştan sonra metabolizma yavaşlıyor, onun için yediklerin hemen kiloya dönüşüyor diyorlar. Hayır, sporunu yapacaksın, yediklerine dikkat edeceksin, o zaman hiçbir şey kilo yapmıyor. Çok kontrollüyüm, 15 yıl sigara içtim ama bir günde sigarayı bıraktım. Ekmek benim için zararlı onun için hayatımdan çıkarırım. Hamileyken ABD’de cilt doktoruna gittim, “Peynir sana alerji yapıyor sivilceler o yüzden” dedi ve bir yıl peynir yemedim. Yani yapmayacağım dediğim zaman yapmıyorum, onun için normal beslenmem benim için bir ziyafet zaten. Özlediğim, istediğim şeyleri yiyorum.
EN İYİ YAPTIĞIM YEMEK ASKER KURU FASULYESİ
Fasulyeyi bir gün önceden ıslatıyorum, suyunu döküyorum, sonra ikinci suyun içine koyup haşlıyorum. Suyun üstünde biriken köpükleri alıyorum ki gaz yapmasın. Teflonda soğanı öldürüp, tencereye atıyorum. Daha sonra ince doğranmış soğanı, bütün yeşil biberi ekliyorum. Bizim memleketten gelen özel isli eti de koyduktan sonra ocağın altını kısıp yavaş yavaş pişiriyorum. Pişmeye yakın, ayrı bir tencerede azıcık yağ, pul biber ve unla yaptığım sosu da tencereye boşaltıyorum. Asker kuru fasulyesi hazır, yanında pilav kullanmıyorum.
Paylaş