Son nefes, son lokma

Acaba ölüme birkaç adım kala aklımdan neler geçecek? Tüm yaşamımı bir film gibi izler miyim, yoksa hâlâ bol peynirli suböreklerini mi düşünürüm? Veya doya doya yiyemediğim kebaplar mı geçer gözlerimin önünden? Yazar Muriel Barbery, ‘Gurmenin Son Yemeği’ adlı kitabında bu sorunun cevabını vermeye çalışıyor.

Haberin Devamı

Ölüm döşeğindeki bir kişinin son düşüncelerini, kendim de dahil hep merak ederim. Aklımdan neler geçecek? Mor renkli armut turşularıyla birlikte yediğim kuru fasulye aklıma geldikçe ağzımın sulandığını baş ucumda bekleyenler fark ederler mi?
Tadına bakamadığım yemekleri düşündükçe, yüzümde oluşan pişmanlık ifadesini gören olur mu?
Kimseye çaktırmadan yediğim bol tereyağlı pilavları, yumurta kırdığım ayvalı kavurmaları, üstünden şerbetler akan tulumba tatlılarının yüzümde oluşturduğu mutluluk kıpırtılarını fark etmeyenlerin hıçkırık sesleri, o an bana çok saçma gelebilir. Ben damağımın bayram yerine döndüğüne sevinirken, ölümümü bekleyenlerin bundan habersiz olmaları beni çok üzebilir!

Ölüm uykusuna yatanların son düşünceleri nelerdir?
Acaba biraz sonra son nefesini verecek olan kişi, geçmişten bugüne bir yolculuğa mı çıkmıştır? Veya işlediği günahları düşünüp, biraz sonra gideceği yerde bunların hesabını nasıl vereceği korkusunu mu yaşamaktadır?
Yahut, yaşamı es geçtiğinin pişmanlığını mı duymaktadır?
Hepsi varsayım.
Tüm bunları kimse bilemez. Çünkü bu düşünceler, kişiyle birlikte sonsuza uğurlanır.

Haberin Devamı

Son nefes, son lokma


Yazar Muriel Barbery, ‘Gurmenin Son Yemeği’ adlı kitabında bu sorunun cevabını vermeye çalışıyor. Kitabın kahramanı, ölümünü loş bir odada bekleyen yaşlı bir gurmedir. Etrafında ise onu son yolculuğuna uğurlamak için bekleşen yakınları vardır.
Yaşlı gurme, yattığı yatakta birçok düşünce ve anıyla boğuşuyordur. Onu en çok yoran ise “Ruhumun derinliklerinde unutulmuş, gizlenmiş tat neydi?” sorusudur.
Gurme, bu sorunun yanıtını bulamama telaşındadır. Sonsuzluk yolculuğuna dakikalar kala, bu tadı aldığı yemeği hatırlamak ister. Onu hatırlamadan son nefesini vermek niyetinde değildir.
Birçok yemek kayıp gider belleğinin ekranından. Yediği ilk suşinin damağını okşayan inceliğini anımsar. Sonra, tuzlu tereyağı gezdirilmiş bir dilim ekmeğin ardından gelen istiridyenin kadifemsi ve erotik tadı aklına gelir. Bu tada bakmaya olanak veren Tanrı’ya şükranlarını sunar.

Yatağının başında oturanlar, gözleri yaşlı, gurmenin son nefesini vermesini beklerlerken, o, Kuzey Afrika’da küçük bir şehirde yediği köfteleri düşünüyordur. Baharatlı, sulu, etin erkeksi özelliklerini taşıyan köftelerin, damağını nasıl büyülediği aklına gelir. Papaz son dua için hazırlık yaparken o, domatesleri düşünüyordur. Onları hep çok sevdiği aklına düşer. Bonkör, ılık ve zengin suyunun önce dilini, sonra da tüm damağını kaplamasını hiç unutamıyordur.
Son bir kez daha domates yemek ister ama yatağının etrafında bekleşenlere bunu anlatamaz. Ağzının sulandığını kimse fark etmez.

Daha sonra büyük şef Tsuno’nun şasimileri gözlerinin önünden geçmeye başlar. Dişlere, yumuşak ve gevşek bir çiğneme için davetiye çıkartan, damağı adeta okşayan şasimiler... Birden zevkten irkilir. Yatağın etrafındakiler bu irkilişi kötüye yorarlar. Gözyaşları şiddetlenir.Halbuki yaşlı gurme tam o sırada, deniztarağının hafif ve uçuk kaçık tadını düşünüyordur. Dili ve damağının o lokum gibi parçacığın okşamalarını hiç unutmadığı aklına gelir.
Biraz sonra gideceği sonsuzlukta, bu yemekleri çok özleyeceğini bilir.
Sonra en sevdiği yiyecek olan ekmeği düşünür. Tanrı’ya, “İnsanları yeryüzünde yaşatan ekmekten başka ne var?” diye sormaktan kendini alamaz.
Burnuna kızarmış ekmek kokuları gelmeye başladığında, “Artık ölebilirim” der ve son nefesini verir.
Yüzüne öylesine mutlu bir ifade oturur ki, odadakiler onun öldüğünü anlamazlar. Çevresindekiler ağlarken o, anılarının verdiği keyifle huzurlu bir yolculuğa çıkar!

 

Yazarın Tüm Yazıları