Paylaş
Düşünün ki ODTÜ hocalarının bir kâğıda yazıp yayınladıkları bildiriye bile günlerdir savaş açan, her gün o konuda bir şeyler söyleyen, hatta o hocalara üniversitedeki işlerini bırakmaları gerektiği talimatını vermek yetkisini bile kendisinde gören Başbakan, bu konuda uslu bir çocuk gibi davranıyor.
“Böcek konusunu isterseniz şu anda devam ettirmeyelim” diyor.
“Bir türlü bitirilemeyen derin devletten” şikâyet etme biçiminin de alıştığımız Erdoğan ile bir ilgisi yok. Bakkalın poşetine son kullanma tarihi geçmiş bir kavanoz reçel tıkıştırdığını fark ettiğinde bile daha sert tepki verirdi oysa.
Dün de yazdığım gibi “iyi saatte olsunlar”ı ürkütmek istemiyor olabilir elbette ama bu tutumu içime bir kurt düşmesine de neden olmuyor değil! Kaldı ki cinlerle mücadele konusunda ben Başbakan’a da güvenirim.
Geçenlerde biliyorsunuz televizyonda “gündem değiştirme konusunda çok usta olduğu” hatırlatıldığında “Ben Başbakanım, işim budur” gibisinden bir şeyler söylemişti.
Ortada yeri göğü yıkabileceği, günlerce konuşabileceği, deyim yerindeyse son derece “ıslak” bir derin devlet konusu ve böcekle dinleme olayı var ama bu kez, “Boş verin, buna takılmayalım şimdi” deyip geçmeye çalışıyor.
Acaba hangi konuşmaların kaydedilmiş olabileceğini kestiremediği için mi olayın üzerine gitmek yerine, “devam ettirmeyelim bu konuyu” deme gereğini duyuyor?
Gazetelerdeki haberlere göre bu işin ortaya çıkması geçtiğimiz şubat ayı. Bazı gazete haberlerinde de 2011 yılının aralık ayı tarihi veriliyor.
Neresinden baksanız 10–12 aylık bir süre.
Ve MİT hâlâ bu konuyu açıklığa kavuşturamamış. Gazetelerde hâlâ güvenlik kameralarının incelendiğinden söz ediliyor. Başbakan’ın odasından böcekler çıkıyor ve bu kurum elindeki bunca olanağa rağmen olayı aydınlatabilmiş değil!
Sahte isimlere telefon dinleme izni alıp gazetecileri izleyebiliyorlar, ama sıra Başbakan’ın odasına böcek koyanlara gelince “Kameraları inceliyoruz”!
Size de tuhaf gelmiyor mu?
Çatışma buzdolabından çıkıyor mu?
EMRE Uslu, Taraf yazarı ve yüksek lisans sahibi emniyet amiridir. Utah Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürdüğü sırada hastalandığı için emniyetteki görevine dönemedi. En azından bizler böyle biliyoruz.
Uslu, dün www.t24.com.tr haber sitesinde okuduğum yazısının altına bu dinleme olayı ile ilgili bir not koymuş.
Bu not benim çok ilgimi çekti. Şöyle diyor:
“Başbakan’ın ofisinde dinleme böcekleri bulunmuş. Medyaya yansıyan bilgilere bakılırsa bu böcekler geçen şubat ayında bulunmuş. Benim merakım şu: Acaba böcek aramasının kamera kaydı var mı? Kamera kaydı yoksa pekâlâ o aramayı yapan kurum da olmayan böcekleri çıkarıp Erdoğan’ı manüple etmek isteyebilir.
Dünya siyaset tarihi bunun yüzlerce örneğiyle dolu. Erdoğan umarım varsa o video kaydını incelemiştir. Yoksa bir başbakanı, odanda böcek bulduk deyip manüple etmek kadar kolay bir şey yoktur. Bunu dış istihbarat servisleri de yapar Başbakan’ı bir yöne kanalize etmek isteyen başka servisler de... Bu bağlamda sorulması gereken soru şu: Böceklerin çıktığı tarih ile Erdoğan’daki değişimin tarihi örtüşüyor mu? Erdoğan’da son bir yılda görülen tuhaf değişimin, giderek Ergenekoncu çizgiye doğru kayışının, ofislerinde çıkan böceklerle ilişkisi olabilir mi? Varsa nasıl?”
Erdoğan’ın Ergenekoncu çizgiye kayması ile ilgili yorumu aşırı buluyorum.
Ama bu satırların arasında bence çok ilginç bir ima var ve bana emniyetteki cemaatçiler ile MİT arasındaki gerilimin buzdolabından çıkartılmak üzere olduğunu düşündürtüyor.
MİT, Başbakan’ı belli bir politikaya yöneltmek için böcek koyuyor ya da böcek varmış gibi davranıyorsa, bundan kimin zarar göreceğini de hesaplamış olmalı.
Nitekim bu işin ilk sonucu koruma polislerinin görev yerlerinin değiştirilmesi ve yerlerine yeni atamaların yapılması oldu.
Ufukta cumhurbaşkanlığı seçimi olmasaydı acaba Başbakan bugünkü “kurcalamayalım şimdi” çizgisinde mi olurdu, yoksa bu iş emniyette bir cadı avı ile mi neticelenirdi?
Ben de merak ettim gerçekten: Bu aramanın video kaydı var mıydı acaba?
Olağan şüpheli: Derin devlet
BAŞBAKAN’ın utangaç bir şekilde, “derin devlet ile mücadelenin süreceğini” açıklaması da ilginç.
Şöyle diyor: “Bunu tamamen sildik, bitirdik iddiasında olmam mümkün değil. Çünkü dünyada hiçbir ülkenin derin devleti bitirdiğine, temizlediğine bir siyasetçi olarak inanmıyorum. Her ülkenin içinde derin devleti vardır, bir virüs gibidir. Uygun fırsatı bulduğunda ortaya çıkar.”
Evet, Başbakan haksız sayılmaz. Mesela dünyanın en önemli demokrasilerinden sayılması gereken Federal Almanya’da, yabancılara yönelik cinayetler işleyen Neo-Nazi örgütleri ile Alman gizli servisinin ilişkisi ortaya çıktı geçenlerde. Neo-Nazi partisi kapatılamadı, çünkü ajanlar partinin yönetimine kadar sızmışlardı.
Ama ihmal ettiği konu şu ki kendisi on yıldır iktidarda. “Derin devletin yoldan çıkmış unsurları” ile mahkemede hesaplaşıldığını hatta bu davanın savcısının bizzat kendisi olduğunu söylediğini de hatırlayalım.
Evet, derinlerde “devletin bekasını” düşünen birileri mutlaka var ama artık o kişilerin bulunduğu kurumlar kendi kontrolü altında.
Mesele şu: Eskinin derin devletinin amacı biliniyordu: “Vesayet rejimini” sürdürmek! Günümüzün derin devletinin amacı ne acaba?
Yoksa bu derin devlet, Başbakan ile birilerinin arasını mı açmaya çalışıyor?
Bu faaliyet cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili mi? Başbakan’ın tereddüdü bu kez “tek başına” kaldığını anlamış olmasından mı kaynaklanıyor?
Paylaş