TRT, gazeteciliği keşfediyor!

TRT’nin yayın politikası değişmiş meğerse.Artık gazetecilik yapacaklarmış. Tuncay Güney’in canlı yayında konuşturulmasının nedeni de buymuş.

Ne kadar iyi!

Demek ki bundan sonra TRT ekranlarında Deniz Feneri soygununu, belediyelerdeki yolsuzlukları, hükümetin bazı bakanlarının insan aklını zorlayan icraatlarını da izleyebileceğiz.

Kendilerini bu zorlu görevde tebrik ediyorum.

Mesela önümüzdeki hafta yayımlamak üzere TRT Haber Müdürlüğü’ne bir önerim var:

"Filistin’e bunca yıldır yapılan yardımlar nereye gidiyor" konulu bir haber dosyası olsun bu.

Yaser Arafat’ın dul eşinin Fransa’daki tatlı hayatı, Hamas lideri Meşal’in Şam’da yaşadığı saray hayatı gibi konular bu dosyanın içinde olsun.

Filistin’de yönetime şu ya da bu şekilde yaklaşan herkes, Avrupa ve Arap ülkelerinde hayatının sonuna kadar refah içinde yaşama olanağına kavuşurken, nasıl olup da bugüne kadar yüzlerce milyon doları bulan yardımlara rağmen Gazze’de, Ramallah’da içecek bir bardak temiz su zor bulunuyor?

Bu soruyu da bu haber içinde yanıtlasınlar.

Bu konuda danışmanlık için Mercümek’i, Yimpaşçıları, Deniz Fenercileri arayabilirler, ilginç bir dosya olur o zaman!

Ezeli rekabetin 100. yılı kutlu olsun

BUGÜN Türkiye tarihi için önemli bir gün.Bugün Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan ilk maçın 100. yıl dönümü.

İlk maç 17 Ocak 1909 tarihinde oynanmıştı ve elbette o tarihte buna bir derbi karşılaşması demek de mümkün değildi.

Aradan geçen 100 yıl, günlük yaşamımızın önemli bir renk kazanmasını sağladı.

Bizim derbimiz, her ne kadar kendimizi "dünyanın en önemli derbisi" diye kandırsak da aslında o kadar önemli değildir.

Ciddi sınıfsal, dini ve etnik farklılıkların yarattığı bir rekabeti içinde barındıran Boca Juniors River Plate, Rangers Celtic ve Barcelona Real Madrid derbilerinin yanında esamesinin okunmaması gerekir.

Bizimkisi sonradan medya zorlamasıyla yaratılmış bir rekabettir ve bunun için Ali Naci Karacan’ı rahmetle anmamız gerekiyor.

Böyle bir rekabetin 100. yılı dünyanın her hangi bir medeni ülkesinde olsa, bugün akşam bir "100. Yıl Şildi"nin verileceği, şahane bir Fenerbahçe- Galatasaray şöleni izleyebilirdik.

Öğlen saatlerinde minik takımlarının maçları ile başlayıp, veteran maçları ile sürecek ve A takımlarının maçı ile taçlandırılacak bir futbol şöleni!

Burası medeni bir rekabet ülkesi olmadığı için iki büyük kulübümüzün yöneticilerinin akıllarına bile gelmedi tabii.

Neyse bunun için üzülmeye gerek yok.

Sizlere bugün gazeteci arkadaşımız Murat Erdin’in yazdığı "Yer Fener, Gök Cimbom" isimli kitabı önermek istiyorum.

İlginç bir futbol tarihi denemesi olan bu kitabı okursanız, nereden nereye geldiğimizi de göreceksiniz.

Dayak yemek için para ödemek!

GEÇTİĞİMİZ hafta 3 günlük bir Bangkok yolculuğuna çıktım. Ve bu sayede SPA meselesine biraz kafa yorma olanağı da buldum.

SPA, Latince "salus per aquam" deyiminin kısaltılmışı. "Suyla gelen sağlık" anlamına geliyor ve bizdeki kaplıcalara karşılık gelen bir durum.

Termal suların, sağlık amaçlı olarak kullanılmasını ifade ediyor ve Latince oluşuna da bakarak, bunun Avrupa ile ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Belçika’da bu adı taşıyan bir şehir bile var.

Dolayısıyla, bu işin nasıl olup da "Uzak Asya"ya mal edilebildiğini anlayabilmiş değilim.

Çünkü ne zaman bu isimle anılan bir yere gitsem, karşıma korkunç bir uzak doğu müziği, kokulu mumlar ve masaj masaları çıkıyor ki bunun sudan gelen sağlık ile ne ilgisi var? Öte yandan Asya’da az vakit geçirmedim de değil. Sarı nehri, Ganj’ı, Chao Praya’yı, Mekong’u görmüşlüğüm var. Bunlar bırakın sağlık getirmeyi, içine girecek olursanız var olan sağlığınızı da alıp götürecek kadar pis sular. Yani Uzak Asya’da sağlık getirecek bir suya rastlamış değilim!

Kaldığım otelde, Thai masajı yapılan bir SPA vardı. Çok ünlü bir yermiş, öyle diyorlar.

Broşürde Thai masajı öyle anlatılıyordu ki boyun fıtığından yeni kurtulmuş bir kişi olarak "bunu deneyeyim de sağlığım iyice yerine gelsin" diye düşündüm.

90 dakikama ve 150 ABD dolarıma mal olan bu deneyimin bende bıraktığı izlenim şu: Aslında Thai masajı diye geleneksel bir şey yok. Bu masaj, İngiliz emperyalistlerden intikam almak amacıyla sonradan yaratılmış. Adamları hem dövüp, hem de paralarını ellerinden alabilmek için!
Yazarın Tüm Yazıları