Sultanahmet elden gitmedi!

PAPA’nın Türkiye ziyaretinin yapılacağının belli olduğu günlerde bir e-posta bombardımanına maruz kaldım.

Eminim ki o mektuplar internetteki e-posta zincirleri yoluyla on binlerce kişiye de ulaştı.

Mektup Papa’nın Türkiye’ye gelişinin ardındaki "gizli amaca" işaret ediyordu.

İddiaya göre Papa’nın bu ziyaretinin tek bir amacı vardı: Ayasofya’yı yeniden bir Hıristiyan mabedi haline getirmek!

Bu "sinsi plan" da şöyle uygulanacaktı: Papa, Ayasofya’yı gezerken aniden dua etmeye başlayacak ve amacına ulaşacaktı. Çünkü Katolik inancında Papa’nın dua ettiği yer kilise oluyordu!

Papa’yı, televizyonun canlı yayınında Sultanahmet Camii’nde "kıyama durup" dua ederken görünce aklıma ilk önce bu kampanya geldi.

Acaba bu kampanyayı yürütenler o anda "Eyvah Sultanahmet de elden gitti" diye paniğe kapıldılar mı, merak ettim.

Bu tür kampanyalarla Papa’nın ziyaretinden bir toplumsal paranoya yaratmak isteyenler amaçlarına kısmen de olsa ulaştılar.

"Papa’nın dua ettiği yer kilise olur" gibi hayali korkular yaratmak isteyenler, bu toplumda amaçlarına kolayca ulaşabiliyorlar.

Uydurdukları yalanlara inanacak çok sayıda insanı bulmakta hiç güçlük çekmiyorlar.

Sanıyorum ki zaten en büyük sorunumuz da bu.

Duyduğu her türlü komplo teorisine inanmaya son derece meyilli bir halk olduk.

Kendine aşırı güvensizlikten kaynaklanan bir tür aşağılık kompleksi içinde öküzün altında buzağı aramaya meraklıların esiri olduk.

Ah şu otomobiller olmasaydı!

İSTANBUL trafiğine bir çözüm bulmak için bir kanun teklifi hazırlayan AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, trafik sorununun en önemli nedeninin "lüks yaşantı merakı" olduğunu açıkladı.

"İstanbul’un trafiğinden Erzurum milletvekiline ne" diye düşünmeyin. Kendisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşım ve trafikten sorumlu eski daire başkanı.

Önerdiği çözüm de şu: Aynı apartmanda oturup, aynı işte çalışanlar, bir tek otomobil kullansın, herkes kendi otomobiliyle yola çıkmasın!

"Otomobiller olmasaydı İstanbul’un trafiği ne şahane olurdu" anlayışının bir başka örneği olmalı bu çözüm.

Eski ulaşım daire başkanının elinde demek ki böyle bir bilgi var: Şu kadar insan aynı apartmanda oturup, aynı işyerine, ayrı otomobillerle gidiyorlar diye.

Eğer bu doğruysa "İstanbul’u rahatlatmak amacıyla transit kamyon trafiğini kaydırmak için" yeni bir köprüye neden ihtiyaç duyuluyor, Başbakan’a da sormak gerek.

Mustafa Bey, belli ki belediyede başarılı olduğu için AKP tarafından TBMM’ye kadar taşınmış.

İstanbul’un trafik sorununun neden yıllardır bir türlü çözülemediğini artık daha iyi anlıyorum!

Destek olmuyorsunuz bari köstek olmayın!

İSTANBUL’da yapılan "mega yat" Maltese Falcon, sırayla dünyanın önemli yatçılık dergilerinin kapağına çıkmaya devam ediyor.

Bu ay da Efes 56 isimli bir modern yelkenli çok ünlü bir yat dergisinin kapağı oldu.

Türkiye, mega yat üretim sektöründe giderek önemli bir ülke haline geliyor.

Bu ayki Yacht Türkiye Dergisi’nde okuduğum bir röportajda tanınmış Fransız firması Sencora’nın da Türk ortağı ICT Yachts ile birlikte Yalova’da mega yatlar üretmek üzere bir tersane inşa ettiği anlatılıyor.

ABD’de en çok tanınan Türk tersanesi Vicem de Sanko ile kurduğu ortaklıktan sonra dünyanın en büyük beş tersanesi arasına girmeyi hedefliyor. Yılda 300 ile 400 arasında tekne üretmek demek bu.

Bir tek mega yat üretmek için yüzden fazla insanın istihdam edilmesi gerektiğini düşünürseniz, nasıl bir potansiyelin kıpırdamakta olduğunu görebilirsiniz.

Fiyatı 2-3 milyon Euro’dan başlayan ve neredeyse tümü ihraç edilen bir üründen söz ediyorum.

Ayaklarını denize sokmamış bir bürokrasinin destek değil, köstek olmasına rağmen Türkiye yatçılığı hızla gelişiyor.

Böyle muazzam bir potansiyele sahip ülkenin denizlerinde Türk bayraklı yat ise parmakla gösteriliyor.

Şükrü Kızılot, Yacht Türkiye’deki yazısında bunun nedenini açıklıyor: İndirilecek denilen vergiler yine artırılmış. 1-3 yaş arası 2 bin beygirlik bir teknenin ödeyeceği Motorlu Taşıtlar Vergisi yıllık 108 bin YTL olacakmış.

Bunun nasıl bir gelire karşılık geldiğini hesaplamak için Türkiye’de kayıtlı yat sayısına bakmak gerek.

Bu sayıyı da Yacht Türkiye’de buldum: Toplam 2 bin 264 tekne!

Dünyanın hiçbir yerinde olmayan ağır vergiler nedeniyle Türkler yabancı bayraklı teknelerle gezerken, Maliye, "kümese kısılmış" 2 bin küsur tekne sahibinden gelir elde etmeye çalışıyor.

Ankara’nın dünyadaki ve ülkedeki gelişmelerden haberdar olmaması nedeniyle çok büyük bir ekonomik fırsattan yararlanmakta gecikiyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları